-
گفت من هم نیز خوابش دیدهام ** وز روان شیخ این بشنیدهام
- Kendisi de dedi ki: ben de Şeyh’i rüyamda gördüm... Ruhundan bu sözü duydum.
-
هر صباحی رو نهادی سوی گور ** ایستادی تا ضحی اندر حضور
- Her sabah, onun mezarına yüz tutar, ta kuşluk çağına kadar huzurunda dururdu.
-
یا مثال شیخ پیشش آمدی ** یا که بیگفتی شکالش حل شدی
- Ya bir şeyhin huzuruna gider gibi o mezarın başına gelir yahut da sözsüz müşkülleri hallolurdu.
-
تا یکی روزی بیامد با سعود ** گورها را برف نو پوشیده بود 1930
- 1930.Nihayet yine bir gün kutlulukla o mezarın başına geldi... Yeni kar yağmıştı, mezarlar karla örtülmüştü.
-
توی بر تو برفها همچون علم ** قبه قبه دیده و شد جانش به غم
- Mezarın üstünde kat kat karların bayrak gibi yüceldiğini, kubbe kubbe yığıldığını görünce gamlandı.
-
بانگش آمد از حظیرهی شیخ حی ** ها انا ادعوک کی تسعی الی
- O diri Şeyh’in mezarından ses geldi. Ben buradayım, bana gel diye seni çağırıp duruyorum.
-
هین بیا این سو بر آوازم شتاب ** عالم ار برفست روی از من متاب
- Kendine gel... Sesime koş; bu yana seğirt! Âlem karla dolsa da sen, benden yüz çevirme!
-
حال او زان روز شد خوب و بدید ** آن عجایب را که اول میشنید
- O gün, Ebulhasan’ın hali düzeldi... Önce duymuş olduğu şaşılacak şeyler, o gün kendisinde zuhur etti.
-
رقعهی دیگر نوشتن آن غلام پیش شاه چون جواب آن رقعهی اول نیافت
- Kölenin ilk mektuba cevap gelmeyince padişaha başka bir mektup daha yazması
-
نامهی دیگر نوشت آن بدگمان ** پر ز تشنیع و نفیر و پر فغان 1935
- O kötü zanda bulunan köle kınamalarla, feryadu figanlarla dolu bir mektup daha yazdı.
-
که یکی رقعه نبشتم پیش شه ** ای عجب آنجا رسید و یافت ره
- “Bundan önce padişaha bir mektup daha yazdım... Fakat bilmem eline değdi mi?” dedi.