-
هین بیا این سو بر آوازم شتاب ** عالم ار برفست روی از من متاب
- Kendine gel... Sesime koş; bu yana seğirt! Âlem karla dolsa da sen, benden yüz çevirme!
-
حال او زان روز شد خوب و بدید ** آن عجایب را که اول میشنید
- O gün, Ebulhasan’ın hali düzeldi... Önce duymuş olduğu şaşılacak şeyler, o gün kendisinde zuhur etti.
-
رقعهی دیگر نوشتن آن غلام پیش شاه چون جواب آن رقعهی اول نیافت
- Kölenin ilk mektuba cevap gelmeyince padişaha başka bir mektup daha yazması
-
نامهی دیگر نوشت آن بدگمان ** پر ز تشنیع و نفیر و پر فغان 1935
- O kötü zanda bulunan köle kınamalarla, feryadu figanlarla dolu bir mektup daha yazdı.
-
که یکی رقعه نبشتم پیش شه ** ای عجب آنجا رسید و یافت ره
- “Bundan önce padişaha bir mektup daha yazdım... Fakat bilmem eline değdi mi?” dedi.
-
آن دگر را خواند هم آن خوبخد ** هم نداد او را جواب و تن بزد
- Güzel yüzlü padişah o mektubu da okudu; ona da cevap vermedi, seslenmedi.
-
خشک میآورد او را شهریار ** او مکرر کرد رقعه پنج بار
- Padişah ona aldırmamaktaydı... O da tam beş kere padişaha mektup yazdı.
-
گفت حاجب آخر او بندهی شماست ** گر جوابش بر نویسی هم رواست
- Nihayet perdeci başı “o da sizin kulunuz... Bir cevap verseniz değer.
-
از شهی تو چه کم گردد اگر ** برغلام و بنده اندازی نظر 1940
- Cevap verirseniz, bir kula, bir köleye lütuf ile bakarsanız padişahlığınızdan ne eksilir ki?” dedi.
-
گفت این سهلست اما احمقست ** مرد احمق زشت و مردود حقست
- Padişah dedi ki: bu kolay... Fakat köle sersem... Ahmak adam çirkindir, Allah merdududur.
-
گرچه آمرزم گناه و زلتش ** هم کند بر من سرایت علتش
- Suçunu, kabahatini affederim ama illeti bana da sirayet eder sonra!