-
که یکی رقعه نبشتم پیش شه ** ای عجب آنجا رسید و یافت ره
- “Bundan önce padişaha bir mektup daha yazdım... Fakat bilmem eline değdi mi?” dedi.
-
آن دگر را خواند هم آن خوبخد ** هم نداد او را جواب و تن بزد
- Güzel yüzlü padişah o mektubu da okudu; ona da cevap vermedi, seslenmedi.
-
خشک میآورد او را شهریار ** او مکرر کرد رقعه پنج بار
- Padişah ona aldırmamaktaydı... O da tam beş kere padişaha mektup yazdı.
-
گفت حاجب آخر او بندهی شماست ** گر جوابش بر نویسی هم رواست
- Nihayet perdeci başı “o da sizin kulunuz... Bir cevap verseniz değer.
-
از شهی تو چه کم گردد اگر ** برغلام و بنده اندازی نظر 1940
- Cevap verirseniz, bir kula, bir köleye lütuf ile bakarsanız padişahlığınızdan ne eksilir ki?” dedi.
-
گفت این سهلست اما احمقست ** مرد احمق زشت و مردود حقست
- Padişah dedi ki: bu kolay... Fakat köle sersem... Ahmak adam çirkindir, Allah merdududur.
-
گرچه آمرزم گناه و زلتش ** هم کند بر من سرایت علتش
- Suçunu, kabahatini affederim ama illeti bana da sirayet eder sonra!
-
صد کس از گرگین همه گرگین شوند ** خاصه این گر خبیث ناپسند
- Bir uyuz, yüz kişiyi uyuz eder... Hele bu hareketi beğenilmez habis uyuz, büsbütün beterdi!
-
گر کم عقلی مبادا گبر را ** شوم او بیآب دارد ابر را
- Kâfir bile akılsızlık uyuzuna tutulmasın... Yoksa şumluğu, bulutta bile yağmur bırakmaz!
-
نم نبارد ابر از شومی او ** شهر شد ویرانه از بومی او 1945
- Şumluğu yüzünden buluttan bir katra yağmur yağmaz... Şehir, onun baykuşluğu yüzünden viraneye döner!