-
هر که با دشمن نشیند در زمن ** هست او در بوستان در گولخن
- Fakat zamanede düşmanla düşüp kalkan gül bahçesinde bile olsa külhandadır!
-
دوست را مازار از ما و منت ** تا نگردد دوست خصم و دشمنت
- Biz, ben diye varlığa düşerek dostu incitme de kimse, düşmanın olmasın!
-
خیر کن با خلق بهر ایزدت ** یا برای راحت جان خودت
- Allah için halka hayır yap yahut kendi canın için herkese hayırda bulun da.
-
تا هماره دوست بینی در نظر ** در دلت ناید ز کین ناخوش صور 1980
- Daima gözüne dost görünsün... Gönlüne kin yüzünden çirkin suretler gelmesin!
-
چونک کردی دشمنی پرهیز کن ** مشورت با یار مهرانگیز کن
- Fakat birisine düşmanlıkta bulundun mu ondan çekin... Seni seven bir dostla görüş, danışacağını ona danış!
-
گفت میدانم ترا ای بوالحسن ** که توی دیرینه دشمندار من
- Adam dedi ki: Ey iyi kişi, biliyorum seni... Sen benim eski düşmanımsın.
-
لیک مرد عاقلی و معنوی ** عقل تو نگذاردت که کژ روی
- Fakat akıllı ve manevi bir adamsın; aklın eğri gitmeme razı olmaz.
-
طبع خواهد تا کشد از خصم کین ** عقل بر نفس است بند آهنین
- Tabiat, düşmandan hıncını çıkartmak ister ama akıl, nefse demirden bir bağdır;
-
آید و منعش کند وا داردش ** عقل چون شحنهست در نیک و بدش 1985
- Gelir, onu kötülükten men eder, geri çeker... Akıl, onun iyi ve kötü hareketlerine adeta bir şahnedir.
-
عقل ایمانی چو شحنهی عادلست ** پاسبان و حاکم شهر دلست
- İmana mensup akıl adil bir şahneye benzer... Gönül şehrinin bekçisidir, hâkimidir.