English    Türkçe    فارسی   

4
1983-1992

  • لیک مرد عاقلی و معنوی ** عقل تو نگذاردت که کژ روی
  • Fakat akıllı ve manevi bir adamsın; aklın eğri gitmeme razı olmaz.
  • طبع خواهد تا کشد از خصم کین ** عقل بر نفس است بند آهنین
  • Tabiat, düşmandan hıncını çıkartmak ister ama akıl, nefse demirden bir bağdır;
  • آید و منعش کند وا داردش ** عقل چون شحنه‌ست در نیک و بدش 1985
  • Gelir, onu kötülükten men eder, geri çeker... Akıl, onun iyi ve kötü hareketlerine adeta bir şahnedir.
  • عقل ایمانی چو شحنه‌ی عادلست ** پاسبان و حاکم شهر دلست
  • İmana mensup akıl adil bir şahneye benzer... Gönül şehrinin bekçisidir, hâkimidir.
  • هم‌چو گربه باشد او بیدارهوش ** دزد در سوراخ ماند هم‌چو موش
  • Kedi gibi aklı uyanıktır onun... Hırsız, fare gibi delikte kalakalır!
  • در هر آنجا که برآرد موش دست ** نیست گربه یا که نقش گربه است
  • Nerede fare çıkar, bir şeye el uzatırsa ya orada kedi yoktur yahut varsa bile sureti vardır!
  • گربه‌ی چه شیر شیرافکن بود ** عقل ایمانی که اندر تن بود
  • Kedi nedir? Aslanları yıkan aslan... Tendeki imana mensup akıl!
  • غره‌ی او حاکم درندگان ** نعره‌ی او مانع چرندگان 1990
  • Onun görünüşü yırtıcı hayvanlara hâkimdir... Narası otlayan hayvanları men eder!
  • شهر پر دزدست و پر جامه‌کنی ** خواه شحنه باش گو و خواه نی
  • Şehir, hırsızlarla, elbise soyanlarla dolu... Söyle, ister şahne olsun, ister olmasın!
  • امیر کردن رسول علیه‌السلام جوان هذیلی را بر سریه‌ای کی در آن پیران و جنگ آزمودگان بودند
  • Rasul aleyhisselam’ın, bir savaşta, orduda ihtiyarlar ve savaşta tecrübeliler bulunduğu halde Huzeyil kabilesinden bir genci emir yapması
  • یک سریه می‌فرستادش رسول ** به هر جنگ کافر و دفع فضول
  • Peygamber, kâfilerle savaşmak, abes şeyleri gidermek için bir ordu gönderiyordu.