English    Türkçe    فارسی   

4
2013-2022

  • گوش بعضی زین تعالواها کرست ** هر ستوری را صطبلی دیگرست
  • Bazılarının kulakları bu, gelin sözüne karşı sağırdır... Her hayvanın ayrı ahırı vardır.
  • منهزم گردند بعضی زین ندا ** هست هر اسپی طویله‌ی او جدا
  • Bazıları bu sesten ürker, kaçarlar... Her atın ahırı ayrıdır.
  • منقبض گردند بعضی زین قصص ** زانک هر مرغی جدا دارد قفص 2015
  • Bazılarının de bu hikâyelerden canı sıkılır... Çünkü her kuşun kafesi başkadır.
  • خود ملایک نیز ناهمتا بدند ** زین سبب بر آسمان صف صف شدند
  • Melekler bile bir cinsten değildirler; bu yüzden göklerde saf saf dururlar.
  • کودکان گرچه به یک مکتب درند ** در سبق هر یک ز یک بالاترند
  • Çocuklar, gerçi bir mektebe giderler, giderler ama ders bakımından her biri, öbüründen üstündür.
  • مشرقی و مغربی را حسهاست ** منصب دیدار حس چشم‌راست
  • Doğuya mensup olanın da duyguları var, batıya mensup olanın da... Fakat görmek göze kısmet olmuştur, mesnet ona verilmiştir.
  • صد هزاران گوشها گر صف زنند ** جمله محتاجان چشم روشن‌اند
  • Yüz binlerce kulak saf saf düzülse yine de hepsi aydın bir göze muhtaçtır.
  • باز صف گوشها را منصبی ** در سماع جان و اخبار و نبی 2020
  • Sonra kulakların da can sesini, Allah haberlerini, Peygamber buyruklarını duymada bir mesnedi var
  • صد هزاران چشم را آن راه نیست ** هیچ چشمی از سماع آگاه نیست
  • Yüz binlerce göze ses duyma kabiliyeti verilmemiştir; hiçbir gözün ses duymadan haberi yoktur.
  • هم‌چنین هر حس یک یک می‌شمر ** هر یکی معزول از آن کار دگر
  • Böylece her duyguyu birer birer say... Her biri, öbürünün işini göremez!