English    Türkçe    فارسی   

4
2056-2065

  • آنک او گل عارضست ار نو خطست ** او به مکتب گاه مخبر نوخطست
  • Gül yüzlü, sakallı, bıyığı yeni terlemiş genç, henüz mektepte okuma, yazma öğrenmededir.
  • حرفهای خط او کژمژ بود ** مزمن عقلست اگر تن می‌دود
  • Yazısı, yazısının harfleri eğri büğrüdür... Gürbüz olsa bile delikanlıdır, aklı azdır onun!
  • پای پیر از سرعت ار چه باز ماند ** یافت عقل او دو پر بر اوج راند
  • İhtiyarın ayağı, hızlı adım atmasa da aklının iki kanadı vardır, yücelerde uçar!
  • گر مثل خواهی به جعفر در نگر ** داد حق بر جای دست و پاش پر
  • Örnek istiyorsan Cafer’e bak! Allah, ona elinin, ayağının yerine iki kanat verdi!
  • بگذر از زر کین سخت شد محتجب ** هم‌چو سیماب این دلم شد مضطرب 2060
  • Altını bırak... Bu söz örtülüdür, gönlüm cıva gibi ıstıraplara düştü!
  • ز اندرونم صدخموش خوش‌نفس ** دست بر لب می‌زند یعنی که بس
  • İçimizden güzel sözlü, güzel sesli yüzlerce sükût, elini ağzına komada, yeter artık demede!
  • خامشی بحرست و گفتن هم‌چو جو ** بحر می‌جوید ترا جو را مجو
  • Sükût denizdir, söylemek ırmağa benzer... Deniz seni aramada, sen ırmağı arama!
  • از اشارتهای دریا سر متاب ** ختم کن والله اعلم بالصواب
  • Denizin işaretlerinden baş çevirme... Sözü bitir doğrusunu Allah daha iyi bilir!
  • هم‌چنین پیوسته کرد آن بی‌ادب ** پیش پیغامبر سخن زان سرد لب
  • O edepsiz, Peygamberin huzurunda o soğuk dudaklarından sözler çıkarmada, böylece söylenip durmadaydı.
  • دست می‌دادش سخن او بی‌خبر ** که خبر هرزه بود پیش نظر 2065
  • O bihaber, söz fırsatını bulmuştu, boyuna söylenip duruyordu... Zaten haber de görüşe göre saçma sapan bir şeydir!