English    Türkçe    فارسی   

4
2061-2070

  • ز اندرونم صدخموش خوش‌نفس ** دست بر لب می‌زند یعنی که بس
  • İçimizden güzel sözlü, güzel sesli yüzlerce sükût, elini ağzına komada, yeter artık demede!
  • خامشی بحرست و گفتن هم‌چو جو ** بحر می‌جوید ترا جو را مجو
  • Sükût denizdir, söylemek ırmağa benzer... Deniz seni aramada, sen ırmağı arama!
  • از اشارتهای دریا سر متاب ** ختم کن والله اعلم بالصواب
  • Denizin işaretlerinden baş çevirme... Sözü bitir doğrusunu Allah daha iyi bilir!
  • هم‌چنین پیوسته کرد آن بی‌ادب ** پیش پیغامبر سخن زان سرد لب
  • O edepsiz, Peygamberin huzurunda o soğuk dudaklarından sözler çıkarmada, böylece söylenip durmadaydı.
  • دست می‌دادش سخن او بی‌خبر ** که خبر هرزه بود پیش نظر 2065
  • O bihaber, söz fırsatını bulmuştu, boyuna söylenip duruyordu... Zaten haber de görüşe göre saçma sapan bir şeydir!
  • این خبرها از نظر خود نایبست ** بهر حاضر نیست بهر غایبست
  • Bu haberler, hep görüş yerine geçer, görüş olmayınca habere ehemmiyet verilir... Göz önünde olandan haber verilmez; göz önünde olmayandan haber verilir!
  • هر که او اندر نظر موصول شد ** این خبرها پیش او معزول شد
  • Birisi görüş makamına vardı mı artık bu haberlerin onca hiçbir değeri yoktur.
  • چونک با معشوق گشتی همنشین ** دفع کن دلالگان را بعد ازین
  • Sevgiliye ulaştın, onunla düşüp kalkmaya başladın mı kılavuzları affet artık!
  • هر که از طفلی گذشت و مرد شد ** نامه و دلاله بر وی سرد شد
  • Çocukluktan geçip adam olan kişiye mektup da soğuk gelir, kılavuzluk eden kadın da!
  • نامه خواند از پی تعلیم را ** حرف گوید از پی تفهیم را 2070
  • Mektubu okusa bile bilmeyenlere öğretmek için okur... Söz söylerse bile anlatmak için söyler!