-
خویشتن گر خفته کرد آن خوب فر ** سخت بیدارست دستارش مبر 2090
- O ışığı güzel arif kendisini uyuyor göstermede ama adamakıllı uyanıktır... Sakın sarığını aşırmaya kalkışma!
-
چند گویی ای لجوج بیصفا ** این فسون دیو پیش مصطفی
- A pis inatçı, bu Şeytan masalını Mustafa’nın huzurunda nice bir söyleyeceksin?
-
صد هزاران حلم دارند این گروه ** هر یکی حلمی از آنها صد چو کوه
- Bunların yüz binlerce hilmi vardır... Bir tek hilmleri bile yüzlerce dağa bedeldir!
-
حلمشان بیدار را ابله کند ** زیرک صد چشم را گمره کند
- Hilmleri, uyanık adamı bile aptal eder... Yüz binlerce gözü olan zekâ sahibini şaşırtır, yolunu kaybettirir, sapığa döndürür!
-
حلمشان همچون شراب خوب نغز ** نغز نغزک بر رود بالای مغز
- Hilmleri, güzel ve lâtif bir şarap gibi tatlı ta beynin üst yanına gider, bütün bedene yayılır!
-
مست را بین زان شراب پرشگفت ** همچو فرزین مست کژ رفتن گرفت 2095
- O sert şaraptan sarhoş olana bak! Sarhoş Ferzin gibi eğri büğrü gitmeye başladı!
-
مرد برنا زان شراب زودگیر ** در میان راه میافتد چو پیر
- O adamı çabuk alan şarabın tesiriyle genç, bir ihtiyar gibi yol üstünde düşüp kalmada!
-
خاصه این باده که از خم بلی است ** نه میی که مستی او یکشبیست
- Hele şu “Belâ” küpünün şarabı yok mu? Öyle sarhoşluğu bir gecelik şarap değil bu!
-
آنک آن اصحاب کهف از نقل و نقل ** سیصد و نه سال گم کردند عقل
- Ashabı kehf, o şarabı içtiler de tam üç yüz dokuz yıl akıllarını kaybettiler, ne mezeye el sundular, ne bir yere kıpırdadılar!
-
زان زنان مصر جامی خوردهاند ** دستها را شرحه شرحه کردهاند
- Mısır kadınları bu şaraptan bir kadehçik içtiler de ellerini şahrem şahrem kesip doğradılar!