-
طفلک نوزاده را حاجی لقب ** یا لقب غازی نهی بهر نسب
- Yeni doğmuş çocukcağıza hacı yahut da soyunda var diye gazi adını koymaktır.
-
گر بگویند این لقبها در مدیح ** تا ندارد آن صفت نبود صحیح
- Bu lâkapları, övmek için söylerlerse övülende bu sıfatlar yoksa övüş, doğru olmaz ki.
-
تسخر و طنزی بود آن یا جنون ** پاک حق عما یقول الظالمون
- Ya alaya almaktır yahut da öven delidir. Allah ise zalimlerin söylediklerinden beridir, paktır.
-
من همی دانستمت پیش از وصال ** که نکورویی ولیکن بدخصال 225
- Ben seninle buluşmadan önce de biliyordum: Güzel yüzlüsün ama kötü huylusun sen!
-
من همی دانستمت پیش از لقا ** کز ستیزه راسخی اندر شقا
- Ben seni görmeden de inatçı bir adam olduğunu, kötülükte ayak diremiş, kötülüğe alışmış bulunduğunu biliyordum.
-
چونک چشمم سرخ باشد در غمش ** دانمش زان درد گر کم بینمش
- Gözüm kızarırsa, az görsem bile yine o illete tutulduğumu bilirim ya!
-
تو مرا چون بره دیدی بی شبان ** تو گمان بردی ندارم پاسبان
- Sen beni çobansız bir kuzu gibi yapayalnız gördün de bekçim, gözcüm yok sandın.
-
عاشقان از درد زان نالیدهاند ** که نظر ناجایگه مالیدهاند
- Âşıklar, bakılmaması lazım gelen yere bakarlar da o yüzden dertlenirler, o dert sebebiyle de ağlarlar, inlerler.
-
بیشبان دانستهاند آن ظبی را ** رایگان دانستهاند آن سبی را 230
- O ceylanı çobansız, o esiri ucuz sanırlar.
-
تا ز غمزه تیر آمد بر جگر ** که منم حارس گزافه کم نگر
- Nihayet “Gözcüsü, bekçisi benim... Az bak!” diye bir bakış okudur gelir, ciğerlerine saplanır!