-
هل مرا تا که سه پندت بر دهم ** تا بدانی زیرکم یا ابلهم
- Beni bırak da sana üç öğüt vereyim... Bak bakalım aptal mıyım, akıllı mıyım?
-
اول آن پند هم در دست تو ** ثانیش بر بام کهگل بست تو
- Birinci öğüdü elimdeyken vereyim, ikincisini samanla karışık balçıktan yapılma damının üstünde.
-
وآن سوم پند دهم من بر درخت ** که ازین سه پند گردی نیکبخت 2250
- Üçüncüsünü de ağacın üstünde veririm... Bu üç öğütle bahtın iyileşir.
-
آنچ بر دستست اینست آن سخن ** که محالی را ز کس باور مکن
- Elindeyken vereceğim öğüt şu: Olmayacak söze kim söylerse söylesin inanma.
-
بر کفش چون گفت اول پند زفت ** گشت آزاد و بر آن دیوار رفت
- Bu ulu öğüdü elindeyken verip azat oldu, duvarın üstüne konup,
-
گفت دیگر بر گذشته غم مخور ** چون ز تو بگذشت زان حسرت مبر
- Dedi ki: Geçmiş gitmiş şeye gam yeme... Fırsatını kaybettin mi üzülme artık!
-
بعد از آن گفتش که در جسمم کتیم ** ده درمسنگست یک در یتیم
- Sonra “Şu küçücük bedenimde on dirhem ağırlığında paha biçilmez bir inci var.
-
دولت تو بخت فرزندان تو ** بود آن گوهر به حق جان تو 2255
- Seni de oğullarını da devlete eriştirdi... O inci senin hakkındı...
-
فوت کردی در که روزیات نبود ** که نباشد مثل آن در در وجود
- Fakat kısmetin değilmiş, kaçırdın... Öyle bir inci dünyada bulunmaz” dedi.
-
آنچنان که وقت زادن حامله ** ناله دارد خواجه شد در غلغله
- Adam gebe kadın doğururken nasıl feryat ederse öyle bağırmaya başladı.