-
چونک چشمم سرخ باشد در غمش ** دانمش زان درد گر کم بینمش
- Gözüm kızarırsa, az görsem bile yine o illete tutulduğumu bilirim ya!
-
تو مرا چون بره دیدی بی شبان ** تو گمان بردی ندارم پاسبان
- Sen beni çobansız bir kuzu gibi yapayalnız gördün de bekçim, gözcüm yok sandın.
-
عاشقان از درد زان نالیدهاند ** که نظر ناجایگه مالیدهاند
- Âşıklar, bakılmaması lazım gelen yere bakarlar da o yüzden dertlenirler, o dert sebebiyle de ağlarlar, inlerler.
-
بیشبان دانستهاند آن ظبی را ** رایگان دانستهاند آن سبی را 230
- O ceylanı çobansız, o esiri ucuz sanırlar.
-
تا ز غمزه تیر آمد بر جگر ** که منم حارس گزافه کم نگر
- Nihayet “Gözcüsü, bekçisi benim... Az bak!” diye bir bakış okudur gelir, ciğerlerine saplanır!
-
کی کم از بره کم از بزغالهام ** که نباشد حارس از دنبالهام
- Ben, bir kuzudan da, keçiden de aşağı mıyım ki ardımda gözcüm, bekçim olmasın?
-
حارسی دارم که ملکش میسزد ** داند او بادی که آن بر من وزد
- Öyle bir bekçim var ki saltanat, ona yaraşır... Bana nasıl bir yel esmekte? O bilir!
-
سرد بود آن باد یا گرم آن علیم ** نیست غافل نیست غایب ای سقیم
- O yel soğuk mudur, sıcak mı? O bilen Allah, gafil değildir... Bilir a kötü kişi!
-
نفس شهوانی ز حق کرست و کور ** من به دل کوریت میدیدم ز دور 235
- Fakat şehvete mensup olan nefis, Hak’tan sağırdır, kördür. Ben de senin körlüğünü ta uzaktan gördüm.
-
هشت سالت زان نپرسیدم به هیچ ** که پرت دیدم ز جهل پیچ پیچ
- Onun için sekiz yıldır hiç seni sormadım... Çünkü seni bilgisizlikle kat kat dolu gördüm ben.