-
در غریبی خوار و درویش و خلق ** که ندانستی سپاس ما و حق
- Gariplikte hor, yoksul, çıplak bir kul, öyle bir kul ki ne bizim hakkımızı tanır, ne bize şükreder.
-
گفت حاشا که بود با آن ملیک ** در خداوندی کسی دیگر شریک
- Musa şöyle cevap verdi: Haşa... O padişaha, padişahlıkta kimse şerik olamaz.
-
واحد اندر ملک او را یار نی ** بندگانش را جز او سالار نی 2325
- Mülk ve devlette tektir, eşi yok. Kullarına ondan başka başbuğ yoktur.
-
نیست خلقش را دگر کس مالکی ** شرکتش دعوی کند جز هالکی
- Halkına ondan başka kimse sahip değildir. helâke düşmüş kişiden başka kimse ona şeriklik davasına kalkışamaz.
-
نقش او کردست و نقاش من اوست ** غیر اگر دعوی کند او ظلمجوست
- Beni nakşeden, bana bu sureti veren odur; nakkaşım odur benim... Başkası bu dâvaya kalkışırsa zalimdir.
-
تو نتوانی ابروی من ساختن ** چون توانی جان من بشناختن
- Sen benim kaşımı bile yaratmaya kadir değilsin... Böyleyken nasıl olur da beni yarattığını söyleyebilirsin?
-
بلک آن غدار و آن طاغی توی ** که کنی با حق دعوی دوی
- Asıl o gaddar, o azgın sensin ki Allah’a şerik olmak davasına düşmüşsün.
-
گر بکشتم من عوانی را به سهو ** نه برای نفس کشتم نه به لهو 2330
- Ben bir kötü kişiyi öldürdüysem ne nefsime uyduğumdan öldürdüm, ne de eğlence için!
-
من زدم مشتی و ناگاه اوفتاد ** آنک جانش خود نبد جانی بداد
- Ben bir yumruk indirdim o da derhal ölüverdi... Zaten canı yoktu can verdi geberdi gitti.
-
من سگی کشتم تو مرسلزادگان ** صدهزاران طفل بیجرم و زیان
- Ben bir köpek öldürdüm... Fakat sen peygamber oğullarını, yüz binlerce suçsuz, ziyansız çocukları öldürdün ya!