English    Türkçe    فارسی   

4
2435-2444

  • پادشاهان خون کنند از مصلحت ** لیک رحمتشان فزونست از عنت 2435
  • Padişahlar, bir iş için kan dökerler ama merhametleri kızgınlıklarından üstündür.
  • شاه را باید که باشد خوی رب ** رحمت او سبق دارد بر غضب
  • Padişahın Allah huyuyla huylanması gerektir. Allah’ın rahmeti, gazabından artıktır.
  • نه غضب غالب بود مانند دیو ** بی‌ضرورت خون کند از بهر ریو
  • Şeytan gibi gazabının üstün olması gerekmez, öyle olursa hile yüzünden lüzum yokken kan döker!
  • نه حلیمی مخنث‌وار نیز ** که شود زن روسپی زان و کنیز
  • Namussuzların hilmi gibi halim olması da doğru değildir... Çünkü karısı da orospu olur cariyesi de!
  • دیوخانه کرده بودی سینه را ** قبله‌ای سازیده بودی کینه را
  • Hâlbuki sen, gönlünü şeytan evi haline getirdin... Kinini, kendine kıble yaptın.
  • شاخ تیزت بس جگرها را که خست ** نک عصاام شاخ شوخت را شکست 2440
  • Keskin boynuzların nice ciğerleri deldi... İşte şu asam, senin küstah boynuzunu kırdı!
  • حمله بردن این جهانیان بر آن جهانیان و تاختن بردن تا سینور ذر و نسل کی سر حد غیب است و غفلت ایشان از کمین کی چون غازی به غزا نرود کافر تاختن آورد
  • Bu âlemdekilerin, o âlemdekilere saldırmaları, gayb âleminin sınırı olan nesillerine kadar hücum etmeleri, onların pusuda olmalarından gaflete düşmeleri. Zaten gazi de savaşa gitmezse kâfirler, Müslüman ülkesine ılgar eder, çapulda bulunurlar.
  • حمله بردند اسپه جسمانیان ** جانب قلعه و دز روحانیان
  • Cisme mensup askerler, ruhanilerin kalelerine saldırırlar.
  • تا فرو گیرند بر دربند غیب ** تا کسی ناید از آن سو پاک‌جیب
  • O taraftan tertemiz birisi gelmesin diye gayb derbendine hücum ederler.
  • غازیان حمله‌ی غزا چون کم برند ** کافران برعکس حمله آورند
  • Gaziler, savaşa pek gitmediler mi kâfirler, yürür saldırılar.
  • غازیان غیب چون از حلم خویش ** حمله ناوردند بر تو زشت‌کیش
  • Gayb gazileri, hilimlerinden sana saldırmazlar kötü gidişli.