English    Türkçe    فارسی   

4
2615-2624

  • هوی فانی چونک خود فا او سپرد ** گشت باقی دایم و هرگز نمرد 2615
  • Fâni varlık, kendisini ona verdi mi baki olur, asla ölmez.
  • هم‌چو قطره‌ی خایف از باد و ز خاک ** که فنا گردد بدین هر دو هلاک
  • Yelden, topraktan korkan ve bu ikisi yüzünden helak olan katra gibi!
  • چون به اصل خود که دریا بود جست ** از تف خورشید و باد و خاک رست
  • Katra, aslı olan denize kavuştu mu güneşin? Hararetinden de kurtulur, yelden, topraktan da!
  • ظاهرش گم گشت در دریا و لیک ** ذات او معصوم و پا بر جا و نیک
  • Zahirî, denizde yok olur ama zatı yok olmaz, ebedîleşir, iyileşir!
  • هین بده ای قطره خود را بی‌ندم ** تا بیابی در بهای قطره یم
  • Kendine gel ey katra da pişman olmaksızın varlığım ver, ver de bir katra ya karşılık uçsuz bucaksız denizi bul!
  • هین بده ای قطره خود را این شرف ** در کف دریا شو آمن از تلف 2620
  • Kendine gel ey katra da bu şerefi bul, denizin avucuna düş, o avuçta telef olmaktan emin ol!
  • خود کرا آید چنین دولت به دست ** قطره‌ای را بحری تقاضاگر شدست
  • Böyle bir devlet, kimin eline düşmüştür: Bir deniz, bir katrayı dilemekte, istemekte!
  • الله الله زود بفروش و بخر ** قطره‌ای ده بحر پر گوهر ببر
  • Allah hakkı için Allah hakkı için çabuk sat ve satın al... Bir katrayı ver, incilerle dolu denizi elde et!
  • الله الله هیچ تاخیری مکن ** که ز بحر لطف آمد این سخن
  • Allah hakkı için, Allah hakkı için hiç geciktirme. Bu söz, lütuf denizinden gelmede!
  • لطف اندر لطف این گم می‌شود ** که اسفلی بر چرخ هفتم می‌شود
  • Lütuf bile bu lütfun içinde kaybolur, aşağılık bir adam, yedinci kat göğe çıkıyor