-
وعدههای آن کلیمالله را ** گفت و محرم ساخت آن گمراه را
- Allah Kelim' inin vaatlerini anlattı, o sapığı kendisine mahrem etti!
-
مشورت کردن فرعون با وزیرش هامان در ایمان آوردن به موسی علیهالسلام
- Firavun'un, Musa aleyhiselâm'a iman etme hususunda veziri Haman'a danışması
-
گفت با هامان چون تنهااش بدید ** جست هامان و گریبان را درید
- Firavun, Haman'ı tenha bulunca bunları anlattı. Haman, sıçrayıp yakasını yırttı.
-
بانگها زد گریهها کرد آن لعین ** کوفت دستار و کله را بر زمین
- O melun naralar attı, ağladı... Kavuğunu, sarığını yere attı.
-
که چگونه گفت اندر روی شاه ** این چنین گستاخ آن حرف تباه 2725
- 2725.Dedi ki: Böyle küstahça ve abes sözleri nasıl, oldu da padişahın yüzüne karşı söyledi?
-
جمله عالم را مسخر کرده تو ** کار را با بخت چون زر کرده تو
- Sen, bütün âlemi hükmüne almış, işini, bahtın yardımı ile altın haline getirmişsin.
-
از مشارق وز مغارب بیلجاج ** سوی تو آرند سلطانان خراج
- Padişahlar, inatsız, ısrarsız doğudan da sana vergi getirmedeler, batıdan da!
-
پادشاهان لب همی مالند شاد ** بر ستانهی خاک تو این کیقباد
- Ey ulu padişah, bütün padişahlar, sevinçle senin kapının eşiğini öpüyorlar!
-
اسپ یاغی چون ببیند اسپ ما ** رو بگرداند گریزد بی عصا
- Düşmanın atı, atımızı gördü mü sopa görmeden yüz çevirmede!
-
تاکنون معبود و مسجود جهان ** بودهای گردی کمینهی بندگان 2730
- Şimdiye dek âlemin tapındığı, secde ettiği sendin., şimdi kulların en aşağısı mı olacaksın?
-
در هزار آتش شدن زین خوشترست ** که خداوندی شود بندهپرست
- Bir efendinin kula tapmasındansa binlerce defa ateşe atılması daha hoş!