-
هر یکی در بخش خود انصافجو ** تو ز بخش ما دو دست خود بشو
- Her birimiz, kendisine düşen bölüğe razı olsun; sen de artık bizim hissemizden el yıka!
-
گفت میری مر مرا حق داده است ** سروری و امر مطلق داده است
- Peygamber dedi ki: Bana beyliği Allah verdi... O, bana başbuğluk ve mutlak bir beylik ihsan etti.
-
کین قران احمدست و دور او ** هین بگیرید امر او را اتقوا
- Buyurdu ki: Bu devir, Ahmed’in devridir, bu zaman, Ahmed’in zamanı... Kendinize gelin de onun emrine uyun!
-
قوم گفتندش که ما هم زان قضا ** حاکمیم و داد امیریمان خدا
- Kavim, biz de Allah’ın takdiri ile hükmediyoruz... Bize de beyliği veren Allah’tır dedi.
-
گفت لیکن مر مرا حق ملک داد ** مر شما را عاریه از بهر زاد 2785
- Peygamber fakat dedi... Allah, bana beyliği bir mülk olarak verdi, sizeyse bir vesileyle iğreti.
-
میری من تا قیامت باقیست ** میری عاریتی خواهد شکست
- Benim beyliğim kıyamete dek bakidir... İğreti beylikse çabucak geçip gider!
-
قوم گفتند ای امیر افزون مگو ** چیست حجت بر فزونجویی تو
- Kavim “ey emîr... Çok söyleme; üstün olduğunu iddia ediyorsun, delilin nedir?” dediler.
-
در زمان ابری برآمد ز امر مر ** سیل آمد گشت آن اطراف پر
- Derhal Allah’ın kahır emri ile gökyüzünde bir bulut peydahlandı. Sel bastı, bütün o civarı kapladı.
-
رو به شهر آورد سیل بس مهیب ** اهل شهر افغانکنان جمله رعیب
- O pek korkunç sel şehre yüz tuttu... Şehirliler feryat ederek korkudan kaçışmaya başladılar.
-
گفت پیغامبر که وقت امتحان ** آمد اکنون تا گمارد گردد عیان 2790
- Sınama zamanı gelmişti... Şüphenin kalkacağı hakikatin apaçık ortaya çıkacağı zamandı. Peygamber dedi ki: