-
هین بیاور حجت و برهان که من ** نشنوم بی حجت این را در زمن
- Hadi delilini göster... yoksa bu âlemde delilsiz söz dinlemem ben!
-
گفت حجت در درون جانمست ** در درون جان نهان برهانمست
- Mümin dedi ki: Delil, canımdadır... canımın içinde gizli delilim var!
-
تو نمیبینی هلال از ضعف چشم ** من همی بینم مکن بر من تو خشم
- Senin gözün zayıftır, hilâli göremezsin; fakat ben görüyorum, bana kızma.
-
گفت و گو بسیار گشت و خلق گیج ** در سر و پایان این چرخ پسیج
- Dedikodu uzadıkça uzadı... dinleyenlerde bu bezenmiş âlemin başına, sonuna hayran olup kaldılar.
-
گفت یارا در درونم حجتیست ** بر حدوث آسمانم آیتیست 2850
- Mümin,dostum dedi... gönlümde bir delil var... bence, bu, âlemin sonradan yaratıldığına bir alâmet!
-
من یقین دارم نشانش آن بود ** مر یقیندان را که در آتش رود
- İyice inanmışım... inancımın nişanesi de şu: İyice inanan ateşe bile girse,
-
در زبان میناید آن حجت بدان ** همچو حال سر عشق عاشقان
- Aşıklardaki aşk sırrı gibi ona bir ziyan gelmez, yanmaz, mahvolmaz!
-
نیست پیدا سر گفت و گوی من ** جز که زردی و نزاری روی من
- Sözlerinin sırrı, ancak yüzümün sarılığından, zayıflığından anlaşılır.
-
اشک و خون بر رخ روانه میدود ** حجت حسن و جمالش میشود
- Yanaklara akan kanlı göz yaşları, sevgilinin güzelliğine delildir.
-
گفت من اینها ندانم حجتی ** که بود در پیش عامه آیتی 2855
- Filozof, ben halkın hepsine de delil olamayan bu şeylere ehemmiyet vermem, bunları delil saymam, dedi.