-
غورهی تو سنگ بسته کز سقام ** غورهها اکنون مویزند و تو خام 305
- Hastalıktan donmuş kalmış koruksun sen... Hâlbuki koruklar, şimdi kuru üzüm haline geldi, sense hala hamsın!”
-
عذر خواستن آن عاشق از گناه خویش به تلبیس و روی پوش و فهم کردن معشوق آن را نیز
- Âşığın hileye sapıp suçuna özür getirmesi ve niyetini gizlemeye savaşması, sevgilinin, bu hileyi de anlaması
-
گفت عاشق امتحان کردم مگیر ** تا ببینم تو حریفی یا ستیر
- Âşık dedi ki: “Kusuruma bakma... Bakayım, bana uyacak mısın, yoksa namuslu musun diye seni sınadım.
-
من همی دانستمت بیامتحان ** لیک کی باشد خبر همچون عیان
- Senin namuslu olduğunu sınamadan da biliyordum ama haber alma, gözle görmeye benzer mi ya?
-
آفتابی نام تو مشهور و فاش ** چه زیانست ار بکردم ابتلاش
- Sen bir güneşsin; adın sanın meşhur olmuş, âleme yayılmış! Güneşi böyle bir tecrübeye aldımsa ne ziyanı var?
-
تو منی من خویشتن را امتحان ** میکنم هر روز در سود و زیان
- Sen bensin, ben kendimi her gün fayda da, ziyanda sınar dururum.
-
انبیا را امتحان کرده عدات ** تا شده ظاهر ازیشان معجزات 310
- Düşmanlar, peygamberleri de sınadılar, sınadılar da onlardan mucizeler zuhur etti.
-
امتحان چشم خود کردم به نور ** ای که چشم بد ز چشمان تو دور
- Gözümü, nurla sınadım, ey gözlerinden kötü gözler, uzak olasıca sevgili!
-
این جهان همچون خرابست و تو گنج ** گر تفحص کردم از گنجت مرنج
- Bu dünya bir viraneye benzer, sense definesin... Definede seni aradıysam incinme bana!
-
زان چنین بیخردگی کردم گزاف ** تا زنم با دشمنان هر بار لاف
- Seni küstahça sınadım... Bu suretle düşmanlara da her zaman söyleyeyim;
-
تا زبانم چون ترا نامی نهد ** چشم ازین دیده گواهیها دهد
- Dilim seni anınca gözüm de gördüğüne tanık olsun!