-
چون بر آمد این نکاح آن شاه را ** با نژاد صالحان بی مرا
- Padişah temiz ve riyasız soydan gelen o kızı nikâhla oğluna aldı.
-
از قضا کمپیرکی جادو که بود ** عاشق شهزادهی با حسن و جود 3145
- Fakat kaza ve kader bu ya... o güzelim şehzadeye bir ihtiyar büyücü de âşık olmuştu.
-
جادوی کردش عجوزهی کابلی ** کی برد زان رشک سحر بابلی
- O Kâbil’li kocakarı, şehzadeye öyle bir büyü yaptı ki Babil büyücüleri bile bu büyüye haset ederler.
-
شه بچه شد عاشق کمپیر زشت ** تا عروس و آن عروسی را بهشت
- Şehzade, o çirkin kocakarıya âşık oldu... gelinden de geçti güveylikten de!
-
یک سیه دیوی و کابولی زنی ** گشت به شهزاده ناگه رهزنی
- İşte böyle bir kara ifrit, böyle bir Kâbil’li karı ansızın şehzadenin yolunu vuruverdi!
-
آن نودساله عجوزی گنده کس ** نه خرد هشت آن ملک را و نه نس
- O ferci kokmuş doksanlık kocakarı, şehzadenin ne aklını bıraktı, ne ağzını, zavallıda konuşacak iktidar bile kalmadı.
-
تا به سالی بود شهزاده اسیر ** بوسهجایش نعل کفش گنده پیر 3150
- Şehzade tam bir yıl o karıya esir oldu... o kokmuş karının ayakkabısının tasmasını öpüp durdu.
-
صحبت کمپیر او را میدرود ** تا ز کاهش نیمجانی مانده بود
- Kocakarının sohbeti, şehzadeyi kesip biçmekte, eritip mahvetmekteydi... âdeta yarı canlı bir hale gelmişti.
-
دیگران از ضعف وی با درد سر ** او ز سکر سحر از خود بیخبر
- Başkaları onun zayıflığından derde düşerken o büyünün tesiri ile kendisinden bile bihaberdi.
-
این جهان بر شاه چون زندان شده ** وین پسر بر گریهشان خندان شده
- Dünya padişaha zindan kesildi... şehzade ise babası ve akrabası ağlarken gülmekteydi!