-
زان نبی دنیات را سحاره خواند ** کو به افسون خلق را در چه نشاند
- Dünya, halkı büyü yaparak kuyuya atmıştır da Peygamber onun için dünyaya büyücü demiştir.
-
هین فسون گرم دارد گنده پیر ** کرده شاهان را دم گرمش اسیر
- Kendine gel bu kokmuş kocakarının kuvvetli büyüleri vardır... sıcak nefesi padişahları bile esir eder.
-
در درون سینه نفاثات اوست ** عقدههای سحر را اثبات اوست 3195
- Gönülde onun tükürüklü üfürükler salan büyücüleri var... büyü düğümlerini düğümleyen odur!
-
ساحرهی دنیا قوی دانا زنیست ** حل سحر او به پای عامه نیست
- Dünya büyücüsü pek ilginç bir karıdır... onun büyü ipini çözmek herkesin ayağının harcı değil!
-
ور گشادی عقد او را عقلها ** انبیا را کی فرستادی خدا
- Eğer akıllar onun bağladığı düğümleri çözseydi Tanrı peygamberleri yollar mıydı?
-
هین طلب کن خوشدمی عقدهگشا ** رازدان یفعل الله ما یشا
- Kendine gel de nefesi kutlu, düğümler çözen, Tanrı dilediğini işler sırrını bilir birisini ara!
-
همچو ماهی بسته است او به شست ** شاه زاده ماند سالی و تو شصت
- Dünya seni de balık gibi oltasına takmıştır... şehzade bir yıl kaldı, sense altmış yıldır o oltadasın!
-
شصت سال از شست او در محنتی ** نه خوشی نه بر طریق سنتی 3200
- Tam altmış yıldır onun oltasında mihnetler içindesin... ne bir hoşluğum var, ne bir sünnete uyarsın!
-
فاسقی بدبخت نه دنیات خوب ** نه رهیده از وبال و از ذنوب
- Günahkâr bir bedbahtsın... ne dünyan güzel, ne vebalden, günahtan kurtulmuşsun!
-
نفخ او این عقدهها را سخت کرد ** پس طلب کن نفخهی خلاق فرد
- Dünyanın üfürüğü bu düğümleri pek sıkı düğümledi... sen artık tek yaratıcının üfürüğünü iste!