-
حیلههای تیره اندر داوری ** پیش بینایان چرا میآوری
- Bu kara hileleri adalet gününde gören kişilerin önüne neye getirir, yayar dökersin ki?
-
هر چه در دل داری از مکر و رموز ** پیش ما رسواست و پیدا همچو روز
- Gönlündeki hilelerin, düzenlerin hepsi bizim önümüzde rüsvay olmada, hepsini de gün gibi görüp duruyoruz.
-
گر بپوشیمش ز بندهپروری ** تو چرا بیرویی از حد میبری
- O suçu, kulumuza acır da örtersek sen neden yüzsüzlük eder, haddini aşarsın?
-
از پدر آموز که آدم در گناه ** خوش فرود آمد به سوی پایگاه
- Babandan öğrensene... Âdem, suç işleyince hemencecik ayak çıkarılan yere geldi;
-
چون بدید آن عالم الاسرار را ** بر دو پا استاد استغفار را 325
- O gizli sırları bilen Allah’ı hazır nazır gördü de iki ayaküstüne durup suçunun affedilmesini dilemeye koyuldu.
-
بر سر خاکستر انده نشست ** از بهانه شاخ تا شاخی نجست
- Keder külünün ortasına geçip oturdu; hileye, bahaneye sapıp bir daldan bir dala sıçramadı.
-
ربنا انا ظلمنا گفت و بس ** چونک جانداران بدید از پیش و پس
- “Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik” dedi... Çünkü önünde, ardında azap meleklerini gördü.
-
دید جانداران پنهان همچو جان ** دورباش هر یکی تا آسمان
- Can gibi gizli olan azap meleklerini gördü; her birinin elindeki sopa, ta gökyüzüne kadar uzanıyordu.
-
که هلا پیش سلیمان مور باش ** تا بنشکافد ترا این دورباش
- Kendine gel... Süleyman’ın huzurunda karınca ol da bu sopa, seni paramparça etmesin!
-
جز مقام راستی یک دم مهایست ** هیچ لالا مرد را چون چشم نیست 330
- Doğruluk durağında başka bir yerde bir an bile durma... İnsana kimse, gözü gibi lalalık edemez.