-
لیک آن مستی شود توبهشکن ** منسی است این مستی تن جامه کن
- Fakat o sarhoşluk tövbemi bozar... bu elbiseler soyan beden sarhoşluğu, tövbeni unutturur” dedi.
-
حکمت اظهار تاریخ دراز ** مستیی انداخت در دانای راز
- Çok eski zamanların ahvalini izhar etmek için Tanrının hikmeti, sır bilen kişiye bir unutkanlık verir.
-
راز پنهان با چنین طبل و علم ** آب جوشان گشته از جف القلم
- Gizli sırlar, “Yazılan yazıldı kalem de kurudu” kaynağından coşan bir ırmak kesilir, bunca davullarla, bayraklarla ortaya çıkar!
-
رحمت بیحد روانه هر زمان ** خفتهاید از درک آن ای مردمان
- Ey insanlar, sonsuz rahmet her an akmaktadır fakat siz uykudasınız, anlamıyorsunuz!
-
جامهی خفته خورد از جوی آب ** خفته اندر خواب جویای سراب 3305
- Uyuyan kişinin elbisesi, ırmak suyunu içer de uyuyan, uykuda serap arar!
-
میرود که آنجای بوی آب هست ** زین تفکر راه را بر خویش بست
- Orada belki su vardır ümidi ile koşar durur... ve bu düşünceyle suya varacak yolu kendi kendine kaybeder gider!
-
زانک آنجا گفت زینجا دور شد ** بر خیالی از حقی مهجور شد
- Çünkü orada der, buradan uzaklaşır... bu hayale kapılır, hakikatten ayrılır!
-
دوربینانند و بس خفتهروان ** رحمتی آریدشان ای رهروان
- Bunlar güya uzağı görürüler, fakat ruhları uykudadır... ey yolcular acıyın bunlara!
-
من ندیدم تشنگی خواب آورد ** خواب آرد تشنگی بیخرد
- Ben insana uyku getiren bir susuzluk görmedim... ancak akılsız kişinin susuzluğu uyku getirir!
-
خود خرد آنست کو از حق چرید ** نه خرد کان را عطارد آورید 3310
- Akıl zaten ona derler ki Tanrı yaylasında yayılmış, Tanrı nimetlerini yemiş olsun... Utaritten gelen akla akıl demezler!
-
بیان آنک عقل جزوی تا بگور بیش نبیند در باقی مقلد اولیا و انبیاست
- Aklı cüz’i mezara kadar olan şeyleri görür.. öbür kısım da velilerle peygamberleri taklideder.