English    Türkçe    فارسی   

4
3303-3312

  • راز پنهان با چنین طبل و علم ** آب جوشان گشته از جف القلم
  • Gizli sırlar, “Yazılan yazıldı kalem de kurudu” kaynağından coşan bir ırmak kesilir, bunca davullarla, bayraklarla ortaya çıkar!
  • رحمت بی‌حد روانه هر زمان ** خفته‌اید از درک آن ای مردمان
  • Ey insanlar, sonsuz rahmet her an akmaktadır fakat siz uykudasınız, anlamıyorsunuz!
  • جامه‌ی خفته خورد از جوی آب ** خفته اندر خواب جویای سراب 3305
  • Uyuyan kişinin elbisesi, ırmak suyunu içer de uyuyan, uykuda serap arar!
  • می‌رود که آنجای بوی آب هست ** زین تفکر راه را بر خویش بست
  • Orada belki su vardır ümidi ile koşar durur... ve bu düşünceyle suya varacak yolu kendi kendine kaybeder gider!
  • زانک آنجا گفت زینجا دور شد ** بر خیالی از حقی مهجور شد
  • Çünkü orada der, buradan uzaklaşır... bu hayale kapılır, hakikatten ayrılır!
  • دوربینانند و بس خفته‌روان ** رحمتی آریدشان ای ره‌روان
  • Bunlar güya uzağı görürüler, fakat ruhları uykudadır... ey yolcular acıyın bunlara!
  • من ندیدم تشنگی خواب آورد ** خواب آرد تشنگی بی‌خرد
  • Ben insana uyku getiren bir susuzluk görmedim... ancak akılsız kişinin susuzluğu uyku getirir!
  • خود خرد آنست کو از حق چرید ** نه خرد کان را عطارد آورید 3310
  • Akıl zaten ona derler ki Tanrı yaylasında yayılmış, Tanrı nimetlerini yemiş olsun... Utaritten gelen akla akıl demezler!
  • بیان آنک عقل جزوی تا بگور بیش نبیند در باقی مقلد اولیا و انبیاست
  • Aklı cüz’i mezara kadar olan şeyleri görür.. öbür kısım da velilerle peygamberleri taklideder.
  • پیش‌بینی این خرد تا گور بود ** وآن صاحب دل به نفخ صور بود
  • Bu aklın ileri görüşü,mezara kadardır... fakat gönül sahibinin aklı sur üfürülünceye dek olacak şeyleri görür.
  • این خرد از گور و خاکی نگذرد ** وین قدم عرصه‌ی عجایب نسپرد
  • Bu akıl, mezardan, topraktan ileriye geçemez... bu ayak, şaşılacak şeylerin bulunduğu sahaya gidemez.