-
زین قدم وین عقل رو بیزار شو ** چشم غیبی جوی و برخوردار شو
- Bu ayaktan, bu akıldan bez, yürü... kendine gaybı görür bir göz ara da berhudar ol.
-
همچو موسی نور کی یابد ز جیب ** سخرهی استاد و شاگردان کتاب
- Üstada bağlanan kitap şakirdi olan kişi, Musa gibi yeninden, yakasından parlayacak nuru nereden bulacak?
-
زین نظر وین عقل ناید جز دوار ** پس نظر بگذار و بگزین انتظار 3315
- Bu bakış, bu akıl, adama ancak baş dönmesi verir... bırak görüşü artık da bekle bakalım!
-
از سخنگویی مجویید ارتفاع ** منتظر را به ز گفتن استماع
- Söz söylemeden yücelik aramayın... bekleyen kişiye dinlemek söylemekten yeğdir.
-
منصب تعلیم نوع شهوتست ** هر خیال شهوتی در ره بتست
- Belletme mevkii de bir nevi şehvettir ve her çeşit şehvet, yolda puttur.
-
گر بفضلش پی ببردی هر فضول ** کی فرستادی خدا چندین رسول
- Her fuzuli kişi, Tanrının fazlına, ihsanına erişebilseydi Tanrı, bunca peygamber yollar mıydı?
-
عقل جزوی همچو برقست و درخش ** در درخشی کی توان شد سوی وخش
- Cüz-i akıl, şimşek ve aydınlık gibidir... şimşeğin verdiği aydınlıkla vahye erişebilir misin hiç?
-
نیست نور برق بهر رهبری ** بلک امریست ابر را که میگری 3320
- Şimşeğin ışığı yol göstermeye yaramaz... o ağla diye buluta bir emirdir!
-
برق عقل ما برای گریه است ** تا بگرید نیستی در شوق هست
- Bizim akıl şimşeğimiz de ağlamak içindir... yokluğun, varlık iştiyaki ile ağlamasına yarar.
-
عقل کودک گفت بر کتاب تن ** لیک نتواند به خود آموختن
- Çocuğun aklı, yazı yazanların etrafında dön dolaş der ama insan, kendi kendine bir şey belleyemez.