English    Türkçe    فارسی   

4
3354-3363

  • هم‌چو آن مرد مفلسف روز مرگ ** عقل را می‌دید بس بی‌بال و برگ
  • Felsefeye kapılan adam gibi hani... o da ölüm gününde aklı, kolsuz kanatsız gördü de,
  • بی‌غرض می‌کرد آن دم اعتراف ** کز ذکاوت راندیم اسپ از گزاف 3355
  • Kararsızca itiraf etti o zaman... dedi ki: Zeka ile atımızı saçma ve asılsız yerlere sürdük!
  • از غروری سر کشیدیم از رجال ** آشنا کردیم در بحر خیال
  • Gururlandık aldandık da erlerden baş çektik... hayal denizinde yüzdük durduk.
  • آشنا هیچست اندر بحر روح ** نیست اینجا چاره جز کشتی نوح
  • Halbuki ruh dininizde yüzgeçlik hiçmiş... burada Nuh’un gemisine girmekten başka bir çare yokmuş.
  • این چنین فرمود این شاه رسل ** که منم کشتی درین دریای کل
  • O peygamberler padişahı da böyle buyurdu: Bu kül denizinde, bu okyanusta gemi benim!
  • یا کسی کو در بصیرتهای من ** شد خلیفه‌ی راستی بر جای من
  • Yahut da benim can gözüme varis olan, doğrulukta benim yerime geçen halifemdir.
  • کشتی نوحیم در دریا که تا ** رو نگردانی ز کشتی ای فتی 3360
  • Yiğit, gemiden yüz döndürmemem gerek... işte biz, denizdeki Nuh gemisiyiz!
  • هم‌چو کنعان سوی هر کوهی مرو ** از نبی لا عاصم الیوم شنو
  • Kenan gibi her dağa gitme... Kuran’dan “Bu gün kurtuluş yoktur “ayetini duy!
  • می‌نماید پست این کشتی ز بند ** می‌نماید کوه فکرت بس بلند
  • Gözün bağlı da bu gemi, onun için sana aşağı, düşünce dağın da pek yüksek görünmede!
  • پست منگر هان و هان این پست را ** بنگر آن فضل حق پیوست را
  • Aman ha aman bu alçacık gemiye hor bakma... Tanrının buna gelip duran ihsanına bak.