-
همچو آن مرد مفلسف روز مرگ ** عقل را میدید بس بیبال و برگ
- Felsefeye kapılan adam gibi hani... o da ölüm gününde aklı, kolsuz kanatsız gördü de,
-
بیغرض میکرد آن دم اعتراف ** کز ذکاوت راندیم اسپ از گزاف 3355
- Kararsızca itiraf etti o zaman... dedi ki: Zeka ile atımızı saçma ve asılsız yerlere sürdük!
-
از غروری سر کشیدیم از رجال ** آشنا کردیم در بحر خیال
- Gururlandık aldandık da erlerden baş çektik... hayal denizinde yüzdük durduk.
-
آشنا هیچست اندر بحر روح ** نیست اینجا چاره جز کشتی نوح
- Halbuki ruh dininizde yüzgeçlik hiçmiş... burada Nuh’un gemisine girmekten başka bir çare yokmuş.
-
این چنین فرمود این شاه رسل ** که منم کشتی درین دریای کل
- O peygamberler padişahı da böyle buyurdu: Bu kül denizinde, bu okyanusta gemi benim!
-
یا کسی کو در بصیرتهای من ** شد خلیفهی راستی بر جای من
- Yahut da benim can gözüme varis olan, doğrulukta benim yerime geçen halifemdir.
-
کشتی نوحیم در دریا که تا ** رو نگردانی ز کشتی ای فتی 3360
- Yiğit, gemiden yüz döndürmemem gerek... işte biz, denizdeki Nuh gemisiyiz!
-
همچو کنعان سوی هر کوهی مرو ** از نبی لا عاصم الیوم شنو
- Kenan gibi her dağa gitme... Kuran’dan “Bu gün kurtuluş yoktur “ayetini duy!
-
مینماید پست این کشتی ز بند ** مینماید کوه فکرت بس بلند
- Gözün bağlı da bu gemi, onun için sana aşağı, düşünce dağın da pek yüksek görünmede!
-
پست منگر هان و هان این پست را ** بنگر آن فضل حق پیوست را
- Aman ha aman bu alçacık gemiye hor bakma... Tanrının buna gelip duran ihsanına bak.