-
خاصه چشم دل آن هفتاد توست ** وین دو چشم حس خوشهچین اوست
- Hele gönül gözü yok mu? O, bu göze nispetle yetmiş kat azizdir, yetmiş derece kuvvetlidir... Bu iki duygu gözü, onun nimetiyle geçinmededir.
-
ای دریغا رهزنان بنشستهاند ** صد گره زیر زبانم بستهاند
- Yazıklar olsun ki yol kesiciler oturmuşlar, dilime yüzlerce düğüm vurmuşlardır!
-
پایبسته چون رود خوش راهوار ** بس گران بندیست این معذور دار 340
- Ayağı bağlı olan, nasıl rahvan gidebilir! Ağır bir bağdır bu... Mazur gör!
-
این سخن اشکسته میآید دلا ** کین سخن درست غیرت آسیا
- Ey gönül, bu söz, kırık dökük geliyor. Bu söz incidir, Allah gayreti de değirmen.
-
در اگر چه خرد و اشکسته شود ** توتیای دیدهی خسته شود
- İnci küçük ve kırık bile olsa hasta göze tutya olur.
-
ای در از اشکست خود بر سر مزن ** کز شکستن روشنی خواهی شدن
- Ey inci, kırıldığına acınma... Kırılmakla parlayacak apaydın olacaksın!
-
همچنین اشکسته بسته گفتنیست ** حق کند آخر درستش کو غنیست
- Böyle o kırık dökük söylenecek... Fakat Allah ganidir, sonunda onu düzgün bir hale getirir.
-
گندم ار بشکست و از هم در سکست ** بر دکان آمد که نک نان درست 345
- Buğday, kırıldı, ufalandıysa zayi olmadı ya... Un haline geldi de dükkâna girdi, ekmek oldu.
-
تو هم ای عاشق چو جرمت گشت فاش ** آب و روغن ترک کن اشکسته باش
- Ey âşık, senin de suçun belli oldu... Artık suyu yağı bırak da kırık dökük bir hale gel!
-
آنک فرزندان خاص آدماند ** نفحهی انا ظلمنا میدمند
- Âdem’in has çocuklarına mahsustur bu... Onlar, “Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik” derler.