English    Türkçe    فارسی   

4
3407-3416

  • گفت استر راست گفتی ای شتر ** این بگفت و چشم کرد از اشک پر
  • Katır doğru dedin ey deve dedi... bu sözü söyler söylemez de gözleri yaşlarla doldu.
  • ساعتی بگریست و در پایش فتاد ** گفت ای بگزیده‌ی رب العباد
  • Bir müddet ağladı, devenin ayağına kapandı; dedi ki: Ey kulların Tanrısınca seçilmiş er,
  • چه زیان دارد گر از فرخندگی ** در پذیری تو مرا دربندگی
  • Lûtfetsen de beni kulluğa kabul etsen ne ziyana girersin?
  • گفت چون اقرار کردی پیش من ** رو که رستی تو ز آفات زمن 3410
  • Deve, mademki huzurumda ikrar ettin dedi... yürü, zamanenin âfetlerinden kurtuldun.
  • دادی انصاف و رهیدی از بلا ** تو عدو بودی شدی ز اهل ولا
  • İnsafa geldin, belâdan halâs oldun; düşmandın muhabbet ehline katıldın!
  • خوی بد در ذات تو اصلی نبود ** کز بد اصلی نیاید جز جحود
  • Kötü huy zaten senin aslında yoktu... aslı kötü olandan inattan, kötülükten başka bir şey gelmez.
  • آن بد عاریتی باشد که او ** آرد اقرار و شود او توبه‌جو
  • Fakat aslında kötülük olmayan ve iğreti olarak kötü huylara sahip olan, kötülüğünü ikrar eder, tövbe etmeyi diler.
  • هم‌چو آدم زلتش عاریه بود ** لاجرم اندر زمان توبه نمود
  • Âdem peygamber gibi. Onun işlediği o pek ehemmiyetsiz suç da iğretiydi de derhal tövbe etti.
  • چونک اصلی بود جرم آن بلیس ** ره نبودش جانب توبه‌ی نفیس 3415
  • Fakat İblisin suçu, asli olduğundan canım tövbeye yol yoktu ona.
  • رو که رستی از خود و از خوی بد ** واز زبانه‌ی نار و از دندان دد
  • Yürü, kendinden de kurtuldun, kötü huydan da, cehennem alevinden de halâs oldun, yırtıcı hayvanların dişlerinden de!