-
گفت استر راست گفتی ای شتر ** این بگفت و چشم کرد از اشک پر
- Katır doğru dedin ey deve dedi... bu sözü söyler söylemez de gözleri yaşlarla doldu.
-
ساعتی بگریست و در پایش فتاد ** گفت ای بگزیدهی رب العباد
- Bir müddet ağladı, devenin ayağına kapandı; dedi ki: Ey kulların Tanrısınca seçilmiş er,
-
چه زیان دارد گر از فرخندگی ** در پذیری تو مرا دربندگی
- Lûtfetsen de beni kulluğa kabul etsen ne ziyana girersin?
-
گفت چون اقرار کردی پیش من ** رو که رستی تو ز آفات زمن 3410
- Deve, mademki huzurumda ikrar ettin dedi... yürü, zamanenin âfetlerinden kurtuldun.
-
دادی انصاف و رهیدی از بلا ** تو عدو بودی شدی ز اهل ولا
- İnsafa geldin, belâdan halâs oldun; düşmandın muhabbet ehline katıldın!
-
خوی بد در ذات تو اصلی نبود ** کز بد اصلی نیاید جز جحود
- Kötü huy zaten senin aslında yoktu... aslı kötü olandan inattan, kötülükten başka bir şey gelmez.
-
آن بد عاریتی باشد که او ** آرد اقرار و شود او توبهجو
- Fakat aslında kötülük olmayan ve iğreti olarak kötü huylara sahip olan, kötülüğünü ikrar eder, tövbe etmeyi diler.
-
همچو آدم زلتش عاریه بود ** لاجرم اندر زمان توبه نمود
- Âdem peygamber gibi. Onun işlediği o pek ehemmiyetsiz suç da iğretiydi de derhal tövbe etti.
-
چونک اصلی بود جرم آن بلیس ** ره نبودش جانب توبهی نفیس 3415
- Fakat İblisin suçu, asli olduğundan canım tövbeye yol yoktu ona.
-
رو که رستی از خود و از خوی بد ** واز زبانهی نار و از دندان دد
- Yürü, kendinden de kurtuldun, kötü huydan da, cehennem alevinden de halâs oldun, yırtıcı hayvanların dişlerinden de!