English    Türkçe    فارسی   

4
3425-3434

  • متصل گردد بدان بحر الست ** چونک شد دریا ز هر تغییر رست 3425
  • Elest denizinde ulaşsın. Deniz oldu mu her türlü bozulmadan kurtuldu demektir.
  • منفذی یابد در آن بحر عسل ** آفتی را نبود اندر وی عمل
  • Süt, bal denizine akacak bir yol bulursa da artık hiçbir âfete uğramaz, ekşiyip kesilmez.
  • غره‌ای کن شیروار ای شیر حق ** تا رود آن غره بر هفتم طبق
  • Ey Tanrı aslanı, aslancasına bir kükre de o kükreyiş ta yedinci göğe çıksın!
  • چه خبر جان ملول سیر را ** کی شناسد موش غره‌ی شیر را
  • Fakat usanmış bıkmış canın ne haberi olur ki? Fare, aslan kükreyişini ne bilsin?
  • برنویس احولا خود با آب زر ** بهر هر دریادلی نیکوگهر
  • Gönlü deniz gibi engin ve yaradılışı iyi olanların istifadesi için ahvalini altın suyu ile yaz!
  • آب نیلست این حدیث جان‌فزا ** یا ربش در چشم قبطی خون نما 3430
  • Bu cana canlar katan söz, Nil suyudur... Yarabbi sen onu Kipti’nin gözüne kan göster!
  • لابه کردن قبطی سبطی را کی یک سبو بنیت خویش از نیل پر کن و بر لب من نه تا بخورم به حق دوستی و برادری کی سبو کی شما سبطیان بهر خود پر می‌کنید از نیل آب صاف است و سبوکی ما قبطیان پر می‌کنیم خون صاف است
  • Kıpti’nin, Beni İsrail kabîlelerinden birine mensup olan bir adama “Dostluk ve kardeşlik hatırı için kendi niyetine Nil’den bir testi doldur,dudağıma dayada içeyim.Çünkü siz İsrailoğulları,kaplarınızı kendiniz için doldurdunuz mu arı duru su oluyor,biz Kıpti’ler doldurduk mu kan kesiliyor”diye yalvarması
  • من شنیدم که در آمد قبطیی ** از عطش اندر وثاق سبطیی
  • Duydum ki bir kıpti, susuzluktan bunalıp İsrail oğullarının birisinin evine geldi;
  • گفت هستم یار و خویشاوند تو ** گشته‌ام امروز حاجتمند تو
  • Dedi ki: Seninle dostum, arkadaşım... bugün de bir hacetim var, senden istemeye geldim.
  • زانک موسی جادوی کرد و فسون ** تا که آب نیل ما را کرد خون
  • Çünkü Musa büyücülük, afsunculuk etti... nihayet Nilin suyu bize kan kesildi.
  • سبطیان زو آب صافی می‌خورند ** پیش قبطی خون شد آب از چشم‌بند
  • İsrail oğulları alınca duru su oluyor, içiyorlar... halbuki Kıpti’nin gözü bağlanmış, ona kan oluyor.