English    Türkçe    فارسی   

4
3448-3457

  • صدهزاران ظلمتست از خشم تو ** بر عبادالله اندر چشم تو
  • Tanrı kullarına kızgınlığından gözünde yüz binlerce karanlık var!
  • خشم بنشان چشم بگشا شاد شو ** عبرت از یاران بگیر استاد شو
  • Kızgınlığını yatıştır da gözlerini aç, neşelen... dostlarından ibret al da üstat ol!
  • کی طفیل من شوی در اغتراف ** چون ترا کفریست هم‌چون کوه قاف 3450
  • Sende Kaf dağı gibi küfür varken nasıl olur da Nil’den avucuna su almada bana tabi olabilirsin sen?
  • کوه در سوراخ سوزن کی رود ** جز مگر که آن رشته‌ی یکتا شود
  • Dağ iğne deliğinden geçer mi hiç? Geçer... ancak tek bir iplik haline gelirse!
  • کوه را که کن به استغفار و خوش ** جام مغفوران بگیر و خوش بکش
  • Dağı tövbenle saman çöpü haline getir de suçları bağışlananların kadehini güzelce al, hoş bir hal de çek gitsin.
  • تو بدین تزویر چون نوشی از آن ** چون حرامش کرد حق بر کافران
  • Fakat bu hileyle onu nasıl içebilirsin ki Tanrı, onu kafirlere hâram etmiştir.
  • خالق تزویر تزویر ترا ** کی خرد ای مفتری مفترا
  • A iftiralara uğramış iftiracı, hileyi düzeni yaratan Tanrı, nasıl olur da senin hilene, düzenine kapılır?
  • آل موسی شو که حیلت سود نیست ** حیله‌ات باد تهی پیمودنیست 3455
  • Musa kavminden ol... hilenin faydası yok... senin hilen yel ölçmekten ibaret!
  • زهره دارد آب کز امر صمد ** گردد او با کافران آبی کند
  • Suyun haddimi var, Tanrı emrini terk etsin de kafirlere su olsun!
  • یا تو پنداری که تو نان می‌خوری ** زهر مار و کاهش جان می‌خوری
  • Sen sanıyor musun ki ekmek yemektesin? Yılan zehri, ömür törpüsü yiyorsun sen!