English    Türkçe    فارسی   

4
3464-3473

  • فرق آنگه باشد از حق و مجاز ** که کند کحل عنایت چشم باز
  • İnayet sürmesi gözünü aydınlatır, açarsa doğrucuyla mecazı o vakit ayırt eder, anlarsın!
  • ورنه پشک و مشک پیش اخشمی ** هر دو یکسانست چون نبود شمی 3465
  • Yoksa koku almayan adama mis de bir, fışkı da... değil mi ki koku almıyor!
  • خویشتن مشغول کردن از ملال ** باشدش قصد از کلام ذوالجلال
  • Ululuk ıssı Tanrının sözünü okumaktan maksat kendini usançtan, elemden kurtarmaktır.
  • کاتش وسواس را و غصه را ** زان سخن بنشاند و سازد دوا
  • Çünkü vesvese ve gussa ateşi, bu sözle yatışır... bu söz, insanın derdine deva olur.
  • بهر این مقدار آتش شاندن ** آب پاک و بول یکسان شدن به فن
  • Bu kadar bir ateşi söndürmede akılca duru ve temiz su da birdir, sidik de!
  • آتش وسواس را این بول و آب ** هر دو بنشانند هم‌چون وقت خواب
  • Vesvese ateşini, su da sidik de... her ikisi de uykunun, dert ve gussa ateşini söndürmesi gibi söndürür.
  • لیک گر واقف شوی زین آب پاک ** که کلام ایزدست و روحناک 3470
  • Fakat Tanrının ruhlu sözü olan bu temiz suyun,
  • نیست گردد وسوسه کلی ز جان ** دل بیابد ره به سوی گلستان
  • Candan bütün vesveseleri tamamı ile giderdiğini bilsen gönül, gül bahçesinin yolunu bulur, o bahçeye varır.
  • زانک در باغی و در جویی پرد ** هر که از سر صحف بویی برد
  • Çünkü Tanrı kitaplarının sırrından bir koku alan, bağlarda, dere kıyılarında uçar durur.
  • یا تو پنداری که روی اولیا ** آنچنان که هست می‌بینیم ما
  • Sen yoksa velilerin yüzünü de bizim gördüğümüz gibi midir sanırsın?