عامه گفتندی که پیغامبر ترش ** از چه گشتست و شدست او ذوقکش
Halk, Peygamber ekşi suratlı; neden böyle niye zevki yok ki derlerdi.
خاص گفتندی که سوی چشمتان ** مینماید او ترش ای امتان
İleri gelenlerse derlerdi ki: Sizin gözünüze öyle görünüyor o.
یک زمان درچشم ما آیید تا ** خندهها بینید اندر هل اتی
Bir zamancağız bizim gözümüzle bakın da "Heletâ" daki gülüşleri görün hele!
از سر امرود بن بنماید آن ** منعکس صورت بزیر آ ای جوان3540
O ters şey, armut ağacının üstünde öyle görünür... a genç ağaçtan in de bak!
آن درخت هستی است امرودبن ** تا بر آنجایی نماید نو کهن
O armut ağacı, varlık ağacıdır... sen orada oldukça sana yeni şey eski görünür.
تا بر آنجایی ببینی خارزار ** پر ز کزدمهای خشم و پر ز مار
O ağacın üstünde oldukça âlem pis bir dikenlik, kızgın akreplerle, yılanlarla dopdolu bir yer görünür.
چون فرود آیی ببینی رایگان ** یک جهان پر گلرخان و دایگان
Fakat ağaçtan inersen derhal âlemi gül yüzlü dilberlerle, dadılarla, tayalarla dolu görürsün!
حکایت آن زن پلیدکار کی شوهر را گفت کی آن خیالات از سر امرودبن مینماید ترا کی چنینها نماید چشم آدمی را سر آن امرودبن از سر امرودبن فرود آی تا آن خیالها برود و اگر کسی گوید کی آنچ آن مرد میدید خیال نبود و جواب این مثالیست نه مثل در مثال همین قدر بس بود کی اگر بر سر امرودبن نرفتی هرگز آنها ندیدی خواه خیال خواه حقیقت
Kötü karının, kocasına o görünen kötü hayaller, armut ağacının üstünden adamın gözüne öyle görünür.. aşağıya in de hayaller gitsin demesi. Birisi, o adamın gördüğü hayal değildi ki derse şu cevabı veririz: Bu misaldir, mesel değil. Misalin bu kadar oluşu da kâfi. Eğer armut ağacına çıkmasaydı ister hayal olsun, ister hakikat gördüklerini görmeyecekti ya!
آن زنی میخواست تا با مول خود ** بر زند در پیش شوی گول خود
Bir kadın oynaşı ile aptal kocasının gözü önünde sevişip buluşmak istiyordu.
پس به شوهر گفت زن کای نیکبخت ** من برآیم میوه چیدن بر درخت3545
Kocasına a iyi talihli kişi, ağaca çıkıp meyve toplamak istiyorum dedi.
چون برآمد بر درخت آن زن گریست ** چون ز بالا سوی شوهر بنگریست