-
از مزارعشان برآمد قحط و مرگ ** از ملخهایی که میخوردند برگ
- Ekinlerini çekirgeler yedikleri için, tarlalarının mahsulü, kıtlık ile ölüm oldu. (T.M.)
-
تا بر آمد بیخود از موسی دعا ** چون نظر افتادش اندر منتها
- Nihayet, onların akıbetine nazar eden ve imana gelmeyeceklerini anlayan Hz. Musa’dan, bila ihtiyar bir dua sadır oldu. (T.M.)
-
کین همه اعجاز و کوشیدن چراست ** چون نخواهند این جماعت گشت راست
- Bu cemaat doğrulmayacak olduktan sonra, bu kadar çalışmak ve mucizeler göstermek ne içindir? (T.M.)
-
امر آمد که اتباع نوح کن ** ترک پایانبینی مشروح کن
- Allah’tan emir geldi ki: “Nuh Peygambere tabiî ol da, işin sonunu görmeyi bırak!” (T.M.)
-
زان تغافل کن چو داعی رهی ** امر بلغ هست نبود آن تهی 3585
- İşin sonunu, görmezlikten ve bilmezlikten gel! “Allah’ın emirlerini tebliğ eyle!” emri vardır. O emir, boşuna değildir. (T.M.)
-
کمترین حکمت کزین الحاح تو ** جلوه گردد آن لجاج و آن عتو
- Israrının bir hikmeti, onların inatlarının aşikâr olmasıdır. (T.M.)
-
تا که ره بنمودن و اضلال حق ** فاش گردد بر همه اهل و فرق
- Böylece, hidayet ve dalaletin Hakk’tan olduğu, açıkça fark edilip herkesçe bilinir. (T.M.)
-
چونک مقصود از وجود اظهار بود ** بایدش از پند و اغوا آزمود
- Çünkü varlıktan maksat, Allah’ın isimlerinin ve sıfatlarının zuhura gelmesidir. İnsanları, nasihatle ve azdırmakla imtihan gerek! (T.M.)
-
دیو الحاح غوایت میکند ** شیخالحاح هدایت میکند
- Şeytan azdırmaya uğraşır, şeyh ise, doğru yola getirmeye çalışır. (T.M.)
-
چون پیاپی گشت آن امر شجون ** نیل میآمد سراسر جمله خون 3590
- Musibetler üst üste gelip, hüzün ve keder verdi. Nil nehri de, Kıptiler için tamamıyla kandan ibaret oldu. (T.M.)