دیدهی غیبت چو غیبست اوستاد ** کم مبادا زین جهان این دید و داد
Gayb âlemini gören gözün, gayb âlemi gibi üstattır. Bu görüş, bu ihsan, şu âlemden eksik olmasın!
این حکایت را که نقد وقت ماست ** گر تمامش میکنی اینجا رواست
Bizim halimiz olan şu hikâyeyi burada tamamlarsan yakışır.
ناکسان را ترک کن بهر کسان ** قصه را پایان بر و مخلص رسان
Adam olmayanları, adam olanların hatırı için bırak; hikâyeyi bitir, hikâyeye son ver!
این حکایت گر نشد آنجا تمام ** چارمین جلدست آرش در نظام
Hikâye üçüncü cilt de tamamlanmadıysa işte dördüncü cilt... Onu, burada düzene koy, tamamla!
تمامی حکایت آن عاشق که از عسس گریخت در باغی مجهول خود معشوق را در باغ یافت و عسس را از شادی دعای خیر میکرد و میگفت کی عسی ان تکرهوا شیا و هو خیر لکم
Âşığın, bekçiden kaçıp bilmediği bir bağa girmesi sevgilisini orada bulması ve neşesinden bekçiye hayır duada bulunması, “öyle şeyler oluverir ki siz, onlardan hoşlanmazsınız, hâlbuki sizin için hayırlıdır” ayetini okuması
اندر آن بودیم کان شخص از عسس ** راند اندر باغ از خوفی فرس40
O adamın, bekçiden korkup bağa at sürdüğünü anlatıyorduk.
بود اندر باغ آن صاحبجمال ** کز غمش این در عنا بد هشت سال
O adamın âşık olup bu dertle tam sekiz yıl yanıp yakıldığı güzel de meğerse o bağdaymış!
سایهی او را نبود امکان دید ** همچو عنقا وصف او را میشنید
Âşık o sevgilinin gölgesini bile görmeye imkân bulamıyordu. Ancak Zümrüdüanka’yı duyar gibi onun da vasfını işitmekteydi.
جز یکی لقیه که اول از قضا ** بر وی افتاد و شد او را دلربا
Kazara nasılsa onu, bir kerecik görmüştü, o ilk görüşte ona vurulmuş, ona gönül vermiş gitmişti.
بعد از آن چندان که میکوشید او ** خود مجالش مینداد آن تندخو
Ondan sonra ne kadar çalıştı çabaladıysa o sert huylu dilber, bir türlü mecâl vermemiş, bir türlü kendisini göstermemişti.
نه بلا به چاره بودش نه به مال ** چشم پر و بیطمع بود آن نهال45
Ne yalvarmanın bir çaresi olmuştu, ne mal, mülk vermenin... O fidan sevgilinin gözü toktu, tamahı yoktu!