English    Türkçe    فارسی   

4
3732-3741

  • گفت رو کان وصف از آن هایل‌ترست ** که بیان بر وی تواند برد دست
  • Kaf dağı dedi ki: Yürü... Allah sanatları söylenebilmekten söze gelmekten çok üstündür.
  • یا قلم را زهره باشد که به سر ** بر نویسد بر صحایف زان خبر
  • Yahut kalemin ne haddi vardır ki sayfalara o sanatların nişânesini yazabilsin!
  • گفت کمتر داستانی باز گو ** از عجبهای حق ای حبر نکو
  • Zülkarneyn, ona ait küçük bir hikâye olsun söyle... Allahnın şaşılacak kudretlerinden bahset ey iyi huylu âlim dedi.
  • گفت اینک دشت سیصدساله راه ** کوههای برف پر کردست شاه 3735
  • Kaf dağı dedi ki: "İşte sana üç yüz yıllık yol olan şu ova. Padişah, onu kar dağlarıyla doldurmuştur.
  • کوه بر که بی‌شمار و بی‌عدد ** می‌رسد در هر زمان برفش مدد
  • Dağ, dağın üstüne sayısız olarak yığılmıştır... daha da her zaman oraya kar yağıp durmada!
  • کوه برفی می‌زند بر دیگری ** می‌رساند برف سردی تا ثری
  • Bir kar dağının üstüne başka bir kar dağı yığılıp durmada... karın soğukluğu, ta yerin dibine kadar işlemede!
  • کوه برفی می‌زند بر کوه برف ** دم به دم ز انبار بی‌حد و شگرف
  • An be an o uçsuz bucaksız, o büyük ambardan kardan meydana gelen bir dağ üstüne kardan bir dağ daha yığılmada!
  • گر نبودی این چنین وادی شها ** تف دوزخ محو کردی مر مرا
  • Padişahım, böyle bir ova olmasaydı cehennemin harareti beni mahvederdi!"
  • غافلان را کوههای برف دان ** تا نسوزد پرده‌های عاقلان 3740
  • Gafilleri kar dağları bil! Allah, akıllıların perdeleri yanmasın diye onları böyle soğuk yaratmıştır.
  • گر نبودی عکس جهل برف‌باف ** سوختی از نار شوق آن کوه قاف
  • Karlar yağdıran bilgisizliğin aksi olmasaydı o Kafdağı, iştiyak ateşiyle yanar erirdi.