English    Türkçe    فارسی   

4
376-385

  • جرات و جهلت شود عریان و فاش ** او برهنه کی شود زان افتتاش
  • Senin cüretin, senin bilgisizliğin çırçıplak olur, âleme yayılır... Yoksa o, bu araştırmayla nereden anlaşılır; nasıl meydana çıkar?
  • گر بیاید ذره سنجد کوه را ** بر درد زان که ترازوش ای فتی
  • A yiğidim, bir zerre, kalkar da dağı tartmağa girişirse terazisi parçalanır gider!
  • کز قیاس خود ترازو می‌تند ** مرد حق را در ترازو می‌کند
  • Onlarda kendi akıllarınca bir terazi düzenler de Allah erini o teraziyle tartmağa kalkarlar!
  • چون نگنجد او به میزان خرد ** پس ترازوی خرد را بر درد
  • Hâlbuki o, akıl terazisine bile sığmaz... Akıl terazisini bile kırar, parçalar!
  • امتحان هم‌چون تصرف دان درو ** تو تصرف بر چنان شاهی مجو 380
  • Onu sınamak, ona emrine göre hükmetmek gibidir... Öyle bir padişaha buyruk buyurtmaya kalkışma sakın!
  • چه تصرف کرد خواهد نقشها ** بر چنان نقاش بهر ابتلا
  • Hiç ressamlar, öyle bir ressamı sınayabilir, öyle bir ressama hüküm yürütebilir mi?
  • امتحانی گر بدانست و بدید ** نی که هم نقاش آن بر وی کشید
  • Eğer ressama bir sınama belirdiyse, ressam bir sınama bilgisine sahip olsaydı onu da çizen yine o ressam değil midir?
  • چه قدر باشد خود این صورت که بست ** پیش صورتها که در علم ویست
  • Artık o ressamın bilgisindeki suretlere nazaran bu ressamın çizdiği suret nedir ki?
  • وسوسه‌ی این امتحان چون آمدت ** بخت بد دان کمد و گردن زدت
  • Sana bir sınama vesvesesi geldi mi onu kötü talih bil... Gelip çatmış, boynunu vurmuştur!
  • چون چنین وسواس دیدی زود زود ** با خدا گرد و در آ اندر سجود 385
  • Böyle bir vesveseye uğradın mı çabucacık Allah’a dön secdeye var...