-
گفت جرمم چیست ای دانای راز ** که مرا گویی که مسجد را مساز
- Davut “Ey sırları bilen Allah, suçum nedir? Neden mescidi yapma diyorsun bana?” dedi.
-
گفت بیجرمی تو خونها کردهای ** خون مظلومان بگردن بردهای
- Allah dedi ki: “Suçsuzsun, suçun yok ama kanlara girmişsin... Mazlumların kanlarını boynuna almışsın!
-
که ز آواز تو خلقی بیشمار ** جان بدادند و شدند آن را شکار
- Senin sesinden sayısız halk can verdi; sayısız halk, ona av oldu!
-
خون بسی رفتست بر آواز تو ** بر صدای خوب جانپرداز تو
- Sesin bir hayli kana girmiş, canlar yakan güzel nağmelerin bir hayli adamı canından etmiştir!”
-
گفت مغلوب تو بودم مست تو ** دست من بر بسته بود از دست تو 395
- Davut dedi ki: “Senin mağlûbundum, senin sarhoşundum... Elim, senin kuvvet ve kudretinle bağlıydı.
-
نه که هر مغلوب شه مرحوم بود ** نه که المغلوب کالمعدوم بود
- Padişah mağlûp olana acınmaz mı? Mağlûp, âdeta yok demek değil midir?
-
گفت این مغلوب معدومیست کو ** جز به نسبت نیست معدوم ایقنوا
- Allah buyurdu ki: Bu mağlûp, öyle bir yoktur ki vara nispetle zahiren yok olmuş değildir, iyice anlayın bunu!
-
این چنین معدوم کو از خویش رفت ** بهترین هستها افتاد و زفت
- Bu çeşit yok olan, kendinden geçmiş, var olanların en iyisi, en ulusu olmuştur.
-
او به نسبت با صفات حق فناست ** در حقیقت در فنا او را بقاست
- O, Allah sıfatlarına nispetle yoktur... Fakat hakikatte ona yoklukta bir varlık vardır.
-
جملهی ارواح در تدبیر اوست ** جملهی اشباح هم در تیر اوست 400
- Bütün ruhlar onun tedbirindedir... Bütün cesetler onun hükmündedir.