کور چون شد گرم از نور قدم ** از فرح گوید که من بینا شدم
Kör, evveline evvel olmayan Allah nuruyla hararetlendi mi ferahından, ben görüyorum, gözlerim açıldı benim der.
سخت خوش مستی ولی ای بوالحسن ** پارهای راهست تا بینا شدن
Güzelim, adamakıllı ve hoş bir sarhoşluktur bu... Yalnız can gözünün açılması için aşılacak az bir yol vardır.
این نصیب کور باشد ز آفتاب ** صد چنین والله اعلم بالصواب505
Bu körün güneşten nasibidir... Allah doğrusunu daha iyi bilir ya... Bunun gibi belki yüzlerce nasibi de var!
وآنک او آن نور را بینا بود ** شرح او کی کار بوسینا بود
O nuru gören kişinin ahvalini anlatmak, hiç Ebu Ali Sina’nın harcı mıdır?
ور شود صد تو که باشد این زبان ** که بجنباند به کف پردهی عیان
Yüz kat kuvvetli bile olsa bu dil, kim oluyor ki eliyle görüş perdesini oynatmaya kalkışıyor?
وای بر وی گر بساید پرده را ** تیغ اللهی کند دستش جدا
Perdeye elini sürerse vay ona... Allah kılıcı elini kesiverir!
دست چه بود خود سرش را بر کند ** آن سری کز جهل سرها میکند
Hatta el de nedir ki? Bilgisizliğinden serkeşlik eden başı bile keser, koparır!
این به تقدیر سخن گفتم ترا ** ورنه خود دستش کجا و آن کجا510
Bunu söz olsun diye söyledim... Yoksa onun eli nerede, o nerede?
خاله را خایه بدی خالو شدی ** این به تقدیر آمدست ار او بدی
Hani derler ya... Teyzenin tenasül aleti olsaydı dayı olurdu, işte bu sözde onun gibi!
از زبان تا چشم کو پاک از شکست ** صد هزاران ساله گویم اندکست
Dilden, sınıklıktan arınan göze... Söylenen nakledile gelen sözden görülen, bilinen hakikate yüz binlerce yıllık yol var desem yine de az söylemiş olurum!