-
میپرستید اختری کو زر کند ** رو باو آرید کو اختر کند
- Siz, yer altındaki madeni altın haline getiren bir yıldıza, güneşe tapıyorsunuz... o yıldızı yaratana yüz tutun!
-
میپرستید آفتاب چرخ را ** خوار کرده جان عالینرخ را
- Değeri yüce olan canınızı hor hakir ederek gökteki güneşe tapıyorsunuz.
-
آفتاب از امر حق طباخ ماست ** ابلهی باشد که گوییم او خداست
- Güneş Allah emriyle bizim aşçımızdır, çiyleri pişirir... Artık ona Allah dersen aptallıktır bu!
-
آفتابت گر بگیرد چون کنی ** آن سیاهی زو تو چون بیرون کنی
- Güneş tutulursa ne yaparsın? Ondaki o karaltıyı nasıl giderirsin?
-
نه به درگاه خدا آری صداع ** که سیاهی را ببر وا ده شعاع 580
- Nihayet yine Allah tapısına yüz vurup ya Rabbi. O karaltıyı gider, yine ona nurunu ver demez misin?
-
گر کشندت نیمشب خورشید کو ** تا بنالی یا امان خواهی ازو
- Gece yarısı seni öldürmeye kalkışsalar ağlayıp yalvaracağım yahut aman dileyeceğim güneş nerede?
-
حادثات اغلب به شب واقع شود ** وان زمان معبود تو غایب بود
- Hadiselerin çoğu da hep geceleyin olur... Hâlbuki geceleyin taptığın Allah ortada yoktur.
-
سوی حق گر راستانه خم شوی ** وا رهی از اختران محرم شوی
- Allah’a gönül doğruluğu ile eğilirsen yıldızlardan kurtulur, Allah’a mahrem olursun!
-
چون شوی محرم گشایم با تو لب ** تا ببینی آفتابی نیمشب
- Mahrem oldun mu sana ağız açar, sırları söylerim... Bu suretle gece yarısı bir güneş görürsün sen!
-
جز روان پاک او را شرق نه ** در طلوعش روز و شب را فرق نه 585
- Onun, temiz ruhtan başka doğuşu... Yok doğmasında da geceyle gündüz farkı olamaz.