-
جز روان پاک او را شرق نه ** در طلوعش روز و شب را فرق نه 585
- Onun, temiz ruhtan başka doğuşu... Yok doğmasında da geceyle gündüz farkı olamaz.
-
روز آن باشد که او شارق شود ** شب نماند شب چو او بارق شود
- Gündüz, onun doğduğu zamana derler... Geceleyin doğdu, parladı mı ortada gece kalmaz.
-
چون نماید ذره پیش آفتاب ** همچنانست آفتاب اندر لباب
- Bu görünen güneş, o güneşin önünde adeta güneşe karşı zerre nasıl görünürse öyle görünür!
-
آفتابی را که رخشان میشود ** دیده پیشش کند و حیران میشود
- Âlemi aydınlatan, parlatan bu güneşin gözü, o güneşi görünce kamaşır şaşırır kalır!
-
همچو ذره بینیش در نور عرش ** پیش نور بی حد موفور عرش
- Arşın nuruna... Arşın o sonsuz ve hadsiz ışığına karşı bu güneşi bir zerre gibi görürsün!
-
خوار و مسکین بینی او را بیقرار ** دیده را قوت شده از کردگار 590
- Göze Allah’tan bir kuvvet gelince zahiri güneşi hor ve yoksul görür, bayağı bulursun!
-
کیمیایی که ازو یک ماثری ** بر دخان افتاد گشت آن اختری
- Allah, öyle bir kimyagerdir ki onun bir tesiriyle duman, yıldız haline gelmiştir...
-
نادر اکسیری که از وی نیم تاب ** بر ظلامی زد به گردش آفتاب
- Öyle bir görülmedik iksiri vardır ki karanlığı güneş haline getirmiştim.
-
بوالعجب میناگری کز یک عمل ** بست چندین خاصیت را بر زحل
- Bir acayip sanatkârdır ki bir sanatıyla zühale bu kadar hassa vermiştir...
-
باقی اخترها و گوهرهای جان ** هم برین مقیاس ای طالب بدان
- Artık sen öbür can yıldızlarıyla can incilerini de var, buna kıyas et!