-
شد سخن از من دل خوش یافتم ** چون انار از ذوق میبشکافتم 685
- Söz söyleyemez bir hale geldim... Hoş bir gönle sahip oldum; zevkimden nar gibi yarıldım!
-
گفتم ار چیزی نباشد در بهشت ** غیر این شادی که دارم در سرشت
- Dedim ki içimdeki bu zevk yok mu ya... Cennette bundan başka bir zevk olmasa bile,
-
هیچ نعمت آرزو ناید دگر ** زین نپردازم به حور و نیشکر
- Başka bir nimet istemem... Bunu bırakıp da ceviz ve şeker yemeğe girişmem!
-
مانده بود از کسب یک دو حبهام ** دوخته در آستین جبهام
- Kazancımdan elimde bir iki habbe kalmıştı. Onları cübbemin yenine dikmiştim.
-
نیت کردن او کی این زر بدهم بدان هیزمکش چون من روزی یافتم به کرامات مشایخ و رنجیدن آن هیزمکش از ضمیر و نیت او
- Dervişin bu parayı şu oduncuya vereyim, çünkü ben şeyhlerin kerametiyle rızık elde ettim demesi, oduncunun, dervişin bu niyetini anlayıp incinmesi
-
آن یکی درویش هیزم میکشید ** خسته و مانده ز بیشه در رسید
- Dervişin biri de odunculuk etmekteydi... Yorgun argın ormandan geldi.
-
پس بگفتم من ز روزی فارغم ** زین سپس از بهر رزقم نیست غم 690
- Onu görünce dedim ki: Artık benim rızıkla işim yok... Bundan sonra rızık için gam yemiyorum.
-
میوهی مکروه بر من خوش شدست ** رزق خاصی جسم را آمد به دست
- Kötü meyveler bana güzel ve hoş gelmekte... Hususi bir rızka nail oldum ben.
-
چونک من فارغ شدستم از گلو ** حبهای چندست این بدهم بدو
- Mademki boğaz derdinden kurtuldum, birkaç habbem var, onları şuna vereyim...
-
بدهم این زر را بدین تکلیفکش ** تا دو سه روزک شود از قوت خوش
- Şu oduncuya bağışlayayım da o da iki üç günceğiz rızık derdinden kurtulsun!
-
خود ضمیرم را همیدانست او ** زانک سمعش داشت نور از شمع هو
- Oduncu içinden geçeni anlıyormuş meğerse... Çünkü kulağı, Allah nuruyla nurlanmış!