-
خود ضمیرم را همیدانست او ** زانک سمعش داشت نور از شمع هو
- Oduncu içinden geçeni anlıyormuş meğerse... Çünkü kulağı, Allah nuruyla nurlanmış!
-
بود پیشش سر هر اندیشهای ** چون چراغی در درون شیشهای 695
- Her düşünce, ona göre bir şişe içindeki kandil gibi. Hepsini görüyormuş!
-
هیچ پنهان مینشد از وی ضمیر ** بود بر مضمون دلها او امیر
- İçten geçen ondan saklanamıyor... O, bütün gönüllerden geçenlere emîr kesilmiş!
-
پس همی منگید با خود زیر لب ** در جواب فکرتم آن بوالعجب
- O sırrına şaşılacak er, benim bu düşünceme karşı ağzının içinden söylenip durmaktaydı.
-
که چنین اندیشی از بهر ملوک ** کیف تلقی الرزق ان لم یرزقوک
- Padişahlar hakkında böyle düşünüyorsun ha... Onlar, sana rızık vermeseler nasıl rızıklanacaksın ki demekteydi.
-
من نمیکردم سخن را فهم لیک ** بر دلم میزد عتابش نیک نیک
- Ben sözünü anlayamıyordum ama azarlanması gönlüme iyice aksediyordu.
-
سوی من آمد به هیبت همچو شیر ** تنگ هیزم را ز خود بنهاد زیر 700
- Derken aslan gibi heybetle önüme geldi, sırtındaki odun demetini yere bıraktı.
-
پرتو حالی که او هیزم نهاد ** لرزه بر هر هفت عضو من فتاد
- Odunları yere korken halindeki heybetten yedi azami bir titremedir aldı!
-
گفت یا رب گر ترا خاصان هیاند ** که مبارکدعوت و فرخپیاند
- Dedi ki: Yarabbi, senin duaları kutlu izleri yomlu has kulların varsa,
-
لطف تو خواهم که میناگر شود ** این زمان این تنگ هیزم زر شود
- Onların hürmetine lütfunun bir sanat göstermesini diliyorum... şimdicek bu odun yığını altın olsun!