-
که بیایید ای عزیزان زود زود ** که برآمد موجها از بحر جود
- Ey azizler dedi, çabucak gelin... Çünkü cömertlik denizi dalgalanmaya başladı.
-
سوی ساحل میفشاند بیخطر ** جوش موجش هر زمانی صد گهر 720
- 720.Köpüren dalgaları, her an kıyıya zararsız, ziyansız, yüzlerce inci atar!
-
الصلا گفتیم ای اهل رشاد ** کین زمان رضوان در جنت گشاد
- Ey doğru yolu bulanlar, salâ dedim size... Rıdvan, şimdicek cennet kapısını açtı.
-
پس سلیمان گفت ای پیکان روید ** سوی بلقیس و بدین دین بگروید
- Süleyman dedi ki: “Ey elçiler, gidin, Belkıs’a varın, onu bu dine inandırın!
-
پس بگوییدش بیا اینجا تمام ** زود که ان الله یدعوا بالسلام
- Deyin ki: Hep buraya gelin... Çabuk şüphe yok ki Allah, sizi esenlik yurduna çağırtmada!
-
هین بیا ای طالب دولت شتاب ** که فتوحست این زمان و فتح باب
- Ey devlet isteyen, tez buraya gel... Bu zaman, feyiz zamanı, kapıların açıldığı çağ!
-
ای که تو طالب نهای تو هم بیا ** تا طلب یابی ازین یار وفا 725
- Ey dilemeyen sen de gel... Sen de gel de bu vefalı sevgiliden dilek sahibi olasın!
-
سبب هجرت ابراهیم ادهم قدس الله سره و ترک ملک خراسان
- Allah sırrını kutlasın, İbrahim Edhemin ülkesinden göçmesindeki sebep ve Horasan saltanatını terk etmesi
-
ملک برهم زن تو ادهموار زود ** تا بیابی همچو او ملک خلود
- Sen de Edhem gibi devlet ve saltanatı hemencecik terk et de ebedi bir saltanata eriş!
-
خفته بود آن شه شبانه بر سریر ** حارسان بر بام اندر دار و گیر
- İbrahim Edhem, geceleyin tahtında uyumaktaydı. Gözcüler, bekçiler de damda gürültü edip duruyorlardı.
-
قصد شه از حارسان آن هم نبود ** که کند زان دفع دزدان و رنود
- Padişah, bekçilerin hırsızları ve kötü kişileri defetmelerini istemiyordu.