English    Türkçe    فارسی   

4
769-778

  • آن یکی نایی خوش نی می‌زدست ** ناگهان از مقعدش بادی بجست
  • Güzel sesli bir neyzen ney çalarken ansızın aşağı tarafından bir yeldir çıktı!
  • نای را بر کون نهاد او که ز من ** گر تو بهتر می‌زنی بستان بزن 770
  • Neyzen neyi aşağı tarafına tutarak, hadi bakalım dedi... Benden iyi üfleyeceksen üfle!
  • ای مسلمان خود ادب اندر طلب ** نیست الا حمل از هر بی‌ادب
  • Ey Müslüman, edep nedir diye arar sorarsan bil ki edep, ancak her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül etmektir.
  • هر که را بینی شکایت می‌کند ** که فلان کس راست طبع و خوی بد
  • Kimi falan adamın huyu kötü, tabiatı fena diye şikâyet eder görürsen,
  • این شکایت‌گر بدان که بدخو است ** که مر آن بدخوی را او بدگو است
  • Bil ki bu şikâyetçinin huyu kötüdür; kötüdür ki o kötü huylunun kötülüğünü söylüyor!
  • زانک خوش‌خو آن بود کو در خمول ** باشد از بدخو و بدطبعان حمول
  • Çünkü iyi huylu, kötü huylulara, fena tabiatlılara tahammül eden, onların kötülüğünü söylemeyen kişidir.
  • لیک در شیخ آن گله ز آمر خداست ** نه پی خشم و ممارات و هواست 775
  • Fakat şeyh, birisinin kötülüğünü söylerse bu, Allah emriyledir, kızgınlığa, heva ve hevese uymadan değil!
  • آن شکایت نیست هست اصلاح جان ** چون شکایت کردن پیغامبران
  • Onun şikâyeti, şikâyet değildir, onu ıslahtır... O şikâyet, peygamberlerin şikâyetine benzer.
  • ناحمولی انبیا از امر دان ** ورنه حمالست بد را حلمشان
  • Peygamberlerin sabırsızlığı, bil ki Allah emriyledir... Yoksa onların hilmi, kötü şeylere tahammül eder.
  • طبع را کشتند در حمل بدی ** ناحمولی گر بود هست ایزدی
  • Onlar kötülüğe tahammül ede ede tabiatlarını öldürdüler... Artık onlardan bir tahammülsüzlük zuhur ederse kendilerinden değildir, Allah’tandır.