-
ای دو صد بلقیس حلمت را زبون ** که اهد قومی انهم لا یعلمون 780
- Ey hilmi, yüzlerce Belkıs’ı zebun eden, ey “Rabbim, kavmine sen doğru yolu göster, onlar bilmiyorlar” diyen!
-
تهدید فرستادن سلیمان علیهالسلام پیش بلقیس کی اصرار میندیش بر شرک و تاخیر مکن
- Süleyman aleyhisselam’ın, Belkis’e şirkte ısrar etme, imana gelmeyi geciktirme diye tehdit ederek haber göndermesi
-
هین بیا بلقیس ورنه بد شود ** لشکرت خصمت شود مرتد شود
- Belkıs, kendine gel, aklını başına topla... Yoksa fena olur. Askerin, sana düşman kesilir, senden döner!
-
پردهدار تو درت را بر کند ** جان تو با تو به جان خصمی کند
- Perdecin, perdeni yırtar... Canın, canına düşmanlık eder!
-
جمله ذرات زمین و آسمان ** لشکر حقاند گاه امتحان
- Yerdeki, gökteki zerrelerin hepsi, sınama çağında Allah askeridir.
-
باد را دیدی که با عادان چه کرد ** آب را دیدی که در طوفان چه کرد
- Yerli gördün ya, Âd kavmine ne yaptı! Suyu gördün ya, tufanda neler etti!
-
آنچ بر فرعون زد آن بحر کین ** وآنچ با قارون نمودست این زمین 785
- O kin denizi Firavuna ne işler açtı... Bu yeryüzü Karun’a ne işler gösterdi!
-
وآنچ آن بابیل با آن پیل کرد ** وآنچ پشه کلهی نمرود خورد
- Ebabil kuşları, file neler etti... Sivrisinek, Nemrud’un başını nasıl yedi!
-
وآنک سنگ انداخت داودی بدست ** گشت شصد پاره و لشکر شکست
- Davud, eliyle koca taşı kaldırıp atınca taş tam altı yüz parçaya bölündü, ordu da bozguna uğradı!
-
سنگ میبارید بر اعدای لوط ** تا که در آب سیه خوردند غوط
- Lût’un düşmanlarına taş yağdı da nihayet kara su içinde dalga yutup boğuldular!
-
گر بگویم از جمادات جهان ** عاقلانه یاری پیغامبران
- Âlemdeki cansız şeylerin akıllıca peygamberlere ettikleri yardımları söylemeye kalkışsam,