English    Türkçe    فارسی   

4
799-808

  • ملک را بگذار بلقیس از نخست ** چون مرا یابی همه ملک آن تست
  • Belkıs, önce saltanatı bırak... Çünkü beni buldun mu bütün devlet ve mal, mülk senin olur!
  • خود بدانی چون بر من آمدی ** که تو بی من نقش گرمابه بدی 800
  • Yanıma gelince zaten anlayacaksın ki bensiz bir hamam nakşından, hamamdaki bir resimden ibaretmişsin!
  • نقش اگر خود نقش سلطان یا غنیست ** صورتست از جان خود بی چاشنیست
  • Resim, ister padişah resmi olsun, ister zengin resmi... Değil mi ki resimdir, candan nasibi yoktur!
  • زینت او از برای دیگران ** باز کرده بیهده چشم و دهان
  • O, başkaları için bezenmiştir... Beyhude yere ağzını, gözünü açmıştır.
  • ای تو در بیگار خود را باخته ** دیگران را تو ز خود نشناخته
  • Sen, kendi kendine savaşa girişmişsin... Başkalarını kendin olarak tanımamış, anlamamışsın!
  • تو به هر صورت که آیی بیستی ** که منم این والله آن تو نیستی
  • Sen hangi surette rastlasan, bu, benim diye durup kalıyorsun ama vallahi o, sen değilsin!
  • یک زمان تنها بمانی تو ز خلق ** در غم و اندیشه مانی تا به حلق 805
  • Bir zamancağız halktan uzaklaşsan, yapayalnız kalsan ta boğazına kadar gama, endişeye batarsın.
  • این تو کی باشی که تو آن اوحدی ** که خوش و زیبا و سرمست خودی
  • Hâlbuki bu, nasıl sen olabilir? Sen o tek kişisin; Sen kendinin güzelisin, kendinin dilberisin, kendinin sarhoşusun!
  • مرغ خویشی صید خویشی دام خویش ** صدر خویشی فرش خویشی بام خویش
  • Kendinin kuşu, kendinin avı, kendinin tuzağısın... Kendinin başköşesi, kendinin döşemesi, kendinin damısın!
  • جوهر آن باشد که قایم با خودست ** آن عرض باشد که فرع او شدست
  • Cevher ona derler ki varlığı, kendi kendine olsun... Onunla var olan, onun feri bulunan şey, arazdır.