English    Türkçe    فارسی   

4
850-859

  • ایها السالون قوموا واعشقوا ** ذاک ریح یوسف فاستنشقوا 850
  • Ey! Yüreklerinde âşık derdi olmayanlar, kalkın âşık olun... İşte Yusuf’un kokusu gelmekte, hemen koklayın, o kokuyu alın!
  • منطق‌الطیر سلیمانی بیا ** بانگ هر مرغی که آید می‌سرا
  • Ey Süleyman’a mensup kuşdili, gel! Hangi kuşun sesi gelirse ona göre nağmeler düz!
  • چون به مرغانت فرستادست حق ** لحن هر مرغی بدادستت سبق
  • Allah sesini kuşlara göndermiştir... Her kuşun nağmesini sana öğretmiştir!
  • مرغ جبری را زبان جبر گو ** مرغ پر اشکسته را از صبر گو
  • Cebrî olan kuşa cebir dilince söyle... Kanadı kırılmış olana sabırdan bahset!
  • مرغ صابر را تو خوش دار و معاف ** مرغ عنقا را بخوان اوصاف قاف
  • Sabreden kuşu hoş gör, affet... Anka’ya Kaf dağının vasıflarını oku!
  • مر کبوتر را حذر فرما ز باز ** باز را از حلم گو و احتراز 855
  • Güvercine doğandan korunmasını emret... Doğana hilmi anlat, can yakmadan çekinmesini söyle!
  • وان خفاشی را که ماند او بی‌نوا ** می‌کنش با نور جفت و آشنا
  • Çaresiz kalan, nurdan mahrum olan yarasayı nura eş et, nura aşina kıl!
  • کبک جنگی را بیاموزان تو صلح ** مر خروسان را نما اشراط صبح
  • Savaşan kekliğe sulh öğret... Horozlara sabah çağının alâmetlerini göster!
  • هم‌چنان می‌رو ز هدهد تا عقاب ** ره نما والله اعلم بالصواب
  • Hüthütten karakuşa kadar bütün kuşlara böylece yol göster... Allah, doğruyu daha iyi bilir!
  • آزاد شدن بلقیس از ملک و مست شدن او از شوق ایمان و التفات همت او از همه‌ی ملک منقطع شدن وقت هجرت الا از تخت
  • Belkıs’ın saltanattan kurtuluşu, iman şevkiyle mest oluşu, memleketinden hareket esnasında tahtından başka her şeyden vaz geçişi
  • چون سلیمان سوی مرغان سبا ** یک صفیری کرد بست آن جمله را
  • Süleyman, Sebe’deki kuşlara bir ıslık çalınca hepsini kendisine bend etti.