English    Türkçe    فارسی   

4
874-883

  • گر بگویم آن سبب گردد دراز ** که چرا بودش به تخت آن عشق و ساز
  • Bunun sebebini söylesem, tahtına neden bu kadar âşıktı... Anlatmaya kalkışsam söz uzar.
  • گرچه این کلک قلم خود بی‌حسیست ** نیست جنس کاتب او را مونسیست 875
  • (Belkıs, tahtla aynı cinsten değildi... Doğru, fakat) bu kalem de duygusuzdur, kâtiple aynı cinsten değildir ama ona munistir, eştir, arkadaştır.
  • هم‌چنین هر آلت پیشه‌وری ** هست بی‌جان مونس جانوری
  • Her sanatın aleti de böyle cansızdır ama canlı olan sanatkârın munisidir.
  • این سبب را من معین گفتمی ** گر نبودی چشم فهمت را نمی
  • Anlayış gözünde nem olmasaydı bu sebebi daha açık anlatırdım!
  • از بزرگی تخت کز حد می‌فزود ** نقل کردن تخت را امکان نبود
  • Taht haddinden fazla büyüktü; nakledilmesine imkân yoktu.
  • خرده کاری بود و تفریقش خطر ** هم‌چو اوصال بدن با همدگر
  • Pek ince sanatlıydı... Beden gibi eczası, tamamı ile birbirine bitişmişti... Ayrılıp götürülmesi de mümkün değildi, kırılabilirdi.
  • پس سلیمان گفت گر چه فی‌الاخیر ** سرد خواهد شد برو تاج و سریر 880
  • Süleyman dedi ki: Sonunda tahttan da, taçtan da soğuyacak ya!
  • چون ز وحدت جان برون آرد سری ** جسم را با فر او نبود فری
  • Can, birlik âlemine ulaşır, o âlemden baş gösterirse birliğin nuruna karşı bedenin nuru kalmaz artık.
  • چون برآید گوهر از قعر بحار ** بنگری اندر کف و خاشاک خوار
  • İnci, denizin dibinden çıktı mı denizdeki köpüklerle çer çöpü hor hakir görürsün!
  • سر بر آرد آفتاب با شرر ** دم عقرب را کی سازد مستقر
  • Nurlar saçan güneş doğdu, baş gösterdi mi artık akrebin kuyruğunda kim yurt tutmak ister?