-
چون ز وحدت جان برون آرد سری ** جسم را با فر او نبود فری
- Can, birlik âlemine ulaşır, o âlemden baş gösterirse birliğin nuruna karşı bedenin nuru kalmaz artık.
-
چون برآید گوهر از قعر بحار ** بنگری اندر کف و خاشاک خوار
- İnci, denizin dibinden çıktı mı denizdeki köpüklerle çer çöpü hor hakir görürsün!
-
سر بر آرد آفتاب با شرر ** دم عقرب را کی سازد مستقر
- Nurlar saçan güneş doğdu, baş gösterdi mi artık akrebin kuyruğunda kim yurt tutmak ister?
-
لیک خود با این همه بر نقد حال ** جست باید تخت او را انتقال
- Fakat bütün bunlarla beraber yine de onun tahtını getirtmek lâzım.
-
تا نگردد خسته هنگام لقا ** کودکانه حاجتش گردد روا 885
- Getirtmeli de buluştuğu vakit üzülmesin... Çocukça dileği yerine gelmiş olsun.
-
هست بر ما سهل و او را بس عزیز ** تا بود بر خوان حوران دیو نیز
- O taht bizce adi bir şey ama onca pek aziz... Ne yapalım, hurilerin sofrasında birde şeytan bulunsun!
-
عبرت جانش شود آن تخت ناز ** همچو دلق و چارقی پیش ایاز
- Hem o nazlı tahtı, sonradan Eyaz’a hırkasıyla çarığı nasıl ibret olduysa ona da ibret olur!
-
تا بداند در چه بود آن مبتلا ** از کجاها در رسید او تا کجا
- Bu tahta bakar da neye tutulduğunu, nereden nereye geldiğini, ne haldeyken ne hale büründüğünü bilir, anlar!
-
خاک را و نطفه را و مضغه را ** پیش چشم ما همیدارد خدا
- Allah da toprağı, meniyi ve et parçasını daima bizim gözümüz önünde tutmuyor mu?
-
کز کجا آوردمت ای بدنیت ** که از آن آید همی خفریقیت 890
- A kötü niyetli bak... Seni ne halden ne hale getirdim? Şimdi onlardan nefret ediyorsun değil mi?