-
مردگان کهنه را جان میدهد ** تاج عقل و نور ایمان میدهد
- Eski ölülere can verir, akıl tacını giydirir, iman nuru bağışlar.
-
دل مدزد از دلربای روحبخش ** که سوارت میکند بر پشت رخش 1160
- Ruh bağışlayan güzelden nurunu esirgeme. O seni kır atın üstüne bindirir.
-
سر مدزد از سر فراز تاجده ** کو ز پای دل گشاید صد گره
- Taçlar veren o başı yüce erden başını çekme. O, gönlünün ayağındaki yüzlerce düğümü çözer.
-
با کی گویم در همه ده زنده کو ** سوی آب زندگی پوینده کو
- Fakat kime söyleyeyim? Bütün köy içinde nerede bir diri? Abıhayatın bulunduğu tarafa koşan kim?
-
تو به یک خواری گریزانی ز عشق ** تو به جز نامی چه میدانی ز عشق
- Sen bir horluk görür görmez aşktan kaçmadasın. Bir addan başka aşktan ne biliyorsun ki?
-
عشق را صد ناز و استکبار هست ** عشق با صد ناز میآید به دست
- Aşkın yüzlerce nazı, edası, ululuğu var. Aşk, yüzlerce nazla elde edilebilir.
-
عشق چون وافیست وافی میخرد ** در حریف بیوفا میننگرد 1165
- Aşk vefakar olduğu için vefakar olanı satın alır. Vefasız adama bakmaz bile.
-
چون درختست آدمی و بیخ عهد ** بیخ را تیمار میباید به جهد
- İnsan bir ağaca benzer, ahdi de ağacın köküne. Kökün iyileşmesine, sağlamlaşmasına çalışmak gerek.
-
عهد فاسد بیخ پوسیده بود ** وز ثمار و لطف ببریده بود
- Bozuk düzen ahit, çürümüş köktür. Kökü çürümüş ağaç meyve vermez.
-
شاخ و برگ نخل گر چه سبز بود ** با فساد بیخ سبزی نیست سود
- Ağacın dalları, yaprakları yeşil bile olsa kök çürümüş, kurumuşsa faydası yok.